Miras Avukatı
Miras Avukatı 2023
Miras avukatı, miras hukukundan doğan tüm dava ve çekişmesiz yargı işleri hakkında hukuki hizmet veren avukattır. Miras hukuku alanında uzmanlaşan, miras davaları ve miras hukukuna ilişkin avukatlık hizmeti veren vekiller uygulamada miras avukatı olarak bilinir.
Miras avukatı genellikle aşağıda verilen miras davası örnekleri ile ilgili davalarda çalışır:
- Veraset İlamı (Mirasçılık Belgesi)
- İzale-i şüyu
- Tenkis davası
- Terekenin tespiti davası
- Muris muvazaası (Mirastan mal kaçırmak)
- Ölüme bağlı tasarrufların tenkisi
- Mirasta denkleştirme (Mirasta iade)
- Mirasta istihkak (Mirasta hak ediş)
- Ölüme bağlı tasarrufların iptali
- Vasiyetnamenin yerine getirilmesi
- Mirasın reddi
- Mirastan yoksunluk
- Mirastan çıkarma
- Mirasın paylaşılması
- Miras payının temliki
Mirasa Hangi Avukat Bakar?
Türk Medeni Kanunu 495-682. maddeleri arasında miras hukuku düzenlenir. Bu hükümler kişinin ölümüyle geride bıraktığı malvarlığının mirasçılara intikalini ve mirasçılar arasında paylaşılmasını düzenler. Bu hususlarda meydana gelen uyuşmazlıklar “miras davası” niteliğindedir.
Türkiye Barolar Birliği’ne bağlı avukatların çalışma alanı bakımından herhangi bir sınırlama yoktur. Türk Hukuku’nda avukatlar konu sınırlaması olmaksızın her davada vekillik görevi yapmaktadır. Ancak hukuk biliminde uzmanlık alanının fazla olması, avukatların belirli alanlarda uzmanlaşmasına sebep olmaktadır. Belli konularda uzmanlaşmış avukatlar, sundukları hizmetin kalitesini korumak amacıyla uzmanlaştıkları alanlarda daha çok dava alır.
Miras hukuku avukatı miras hukuku alanında yer alan tüm dava ve çekişmesiz yargı işlerinde, miras hukuku sözleşmelerinde, ölüme bağlı tasarruflarda uzmanlaşmış vekildir.
Miras Avukatı Görevleri Nelerdir?
Miras avukatı miras hukukuna ilişkin her türlü ihtilafta müvekkilinin menfaatini koruyan, somut uyuşmazlıklarda yaptığı doğru analizlerle risk tespitinde bulunan, müvekkilinin hak kaybına uğramasını engelleyen hukuki danışman ve avukattır.
Miras davası yürütülmesi sürecinde İstanbul miras avukatları müvekkillerinin hukuki statüsünü doğru tespit etmek suretiyle menfaatlerini gözetmekte ve hak kaybını engellemektedir.
Miras avukatlarının görev tanımında hukuki danışman olarak hizmet vermesi de yer alır. Müvekkilin yalnızca danışmanlık talep ettiği durumlarda miras avukatı öncelikle müvekkilin problemini doğru analiz etmek suretiyle somut uyuşmazlığı hukuki zemine oturtmalıdır. Arkasından, müvekkilinin sahip olduğu hakları ve ortaya çıkması muhtemel riskleri tespit etmeli ve hukuki mütalaa sunmalıdır.
Miras Davasında Avukat Tutmak Gerekir Mi?
Miras hukuku, hukukun diğer alanlarından oldukça farklı bir sistematik barındırır.
Miras hukukunda ölen bir kimsenin iradesi yorumlanır. Murisin iradesi üstün tutularak mahkeme tarafından re’ sen gözetilir. Hukuki yorum yapılmasını gerektiren bu alanlarında oldukça titiz bir muhakemeye ihtiyaç olur.
Adil ve hakkaniyetli bir sonuç elde edebilmek için yalnızca doğru muhakeme yapmak yeterli değildir. Muhakeme içeren bu zihinsel faaliyet, kanuni dayanaklar ve Yargıtay içtihatları ile desteklenmek zorundadır. Aksi takdirde, mahkeme nezdinde olumlu bir kanaat oluşturulması mümkün değildir.
Hukuk düzeninin kişilere tanıdığı miras hakkının yarattığı ekonomik menfaat yanında, murisin malvarlığının pasif kısımları olarak nitelendirilen borçları da mirasçılar bakımından risk konusudur. Bu gibi konularda ve ülkemizde sıklıkla gündem konusu olan aile içi miras davası sürecinde miras hukukunda en iyi avukat hizmeti alınması bu süreçlerin daha profesyonel ilerlemesini sağlamaktadır. Bu şekilde ailevi ilişkilerin korunması da mümkün olur.
Avukatsız miras davası yürütülmesi, mirasçıların miras paylarından yoksun kalması veya 3'üncü kişilerin haksız çıkar elde etmesi gibi durumlar yaratabilir.
Söz konusu risklerin bertaraf edilmesi ve istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasının engellenmesi için alanında uzman bir avukatın hukuki desteğini almak zaruri bir ihtiyaçtır.
En iyi miras avukatları mirasın intikali sonucunda müvekkili için ortaya çıkması muhtemel söz konusu riskleri öngörür. Ardından miras davası esnasında hızlı ve doğru manevralarla süreci müvekkili yararına yönetir.
Miras Davalarında Avukat Ne Kadar Alır?
Avukatlık Kanunu m. 164 ile vekalet ücreti düzenlenmektedir. Söz konusu hükme göre vekalet ücreti, avukatlık sözleşmesi ile belirlenmektedir ancak bu belirleme Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile bağlıdır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenmekte ve Adalet Bakanlığı tarafından onaylanır. Onaylanan Tarife Resmî Gazete ile yayınlanmak suretiyle yürürlüğe girer. Miras avukatı ücretleri Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile düzenlenir.
2023 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile düzenlenen miras davaları avukat ücretleri:
- Ortaklığın giderilmesi ve taksim davaları için en az 8.900,00 TL
- Ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işlerin takibi için en az 3,900,00 TL
- Asliye Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için en az 9,200,00 TL
- Sulh Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için en az 5,500,00 TL
Her yıl yerel barolar tarafından da tavsiye niteliğinde avukatlık asgari ücret tarifesi yayınlanır. Miras avukatı İstanbul içinde çalışmakta ise dikkate alması gereken diğer tarife İstanbul Barosu tarafından yayınlanan tarifedir.
İstanbul Barosu'nun tarifesi ile öngörülen miras davası avukat ücreti:
- Mirasçılık belgesinin alınması davası için en az 10,500,00 TL
- İzale-i Şüyu (Ortaklığın Giderilmesi) davası için 25,000,00 TL’den az olmamak üzere dava konusu değerin vekilden payına düşen miktarının %10’u
- Tereke için ihtiyati tedbirler, mirasın reddi, miras şirketine temsilci atanmasına ilişkin davalar için en az 15,000,00 TL
- Mirasçılık belgesinin iptali davası için en az 15,000,00 TL
- Mirasa defter tutulması davası için en az 20,000,00 TL’den az olmamak üzere dava değerinin %10’u
- Tenkis ve mirasta iade davası için en az 38,000,00 TL’den az olmamak üzere dava değerinin %15’i
- Muvazaa nedeniyle tapu iptal davası için en az 44,000,00 TL’den az olmamak üzere dava değerinin %15’i
Miras Davası Ne Kadar Tutar?
Yargılama masrafları temel olarak başvurma harcı, gider avansı, vekalet ücreti kalemlerinden oluşmaktadır. Başvurma harcı davanın niteliğine göre “maktu” veya “nispi” olarak karşımıza çıkmaktadır.
HMK m. 114 ile sınırlayıcı olarak sayılan dava şartları arasında gider avansı da zikredilmektedir. Gider avansının yatırılmaması davanın reddi sonucu doğurmaktadır.
Her yıl yeniden değerleme oranına göre belirlenen ve Adalet Bakanlığı tarafından “Gider Avansı Tarifesi” başlığı altında yayınlanan masraf avansı davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılmaktadır.
Miras davası ücreti bakımından kesin ve net bir ücretten bahsetmek mümkün değildir. Miras davasının türü, dava konusunun gayrimenkul olup olmaması, miras davası ne kadar sürer öngörülememesi gibi durumların mevcudiyeti miras davası ücreti belirlenmesinde kriter olarak karşımıza çıkmaktadır.
Miras Davasında Mahkeme Masraflarını Kim Öder?
Türk Hukuku’nda hukuk yargılaması masrafları bakımından öncelikle davacı tarafından ödenmesi ve ardından haksız çıkan tarafa yükletilmesi esası benimsenmektedir.
Bu husus HMK m. 332 ile şu şekilde düzenlenmektedir: “Hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceği, mahkemece ilamın altına yazılır.”
Miras davasında avukat ücretini kim öder diye bakıldığında ise kural olarak vekalet ücreti, avukatlık sözleşmesinde vekilin karşı tarafı bulunan müvekkil tarafından ödenmektedir. Ancak davacının dava sonunda haklı çıkması ve davanın kazanılması halinde davayı kazanan taraf lehine karşı vekalet ücreti belirlenmektedir. Özetle, davanın sonunda haksız çıkan tarafından miras avukatı ücreti de ödenmektedir.
Hangi Durumlarda Miras Davası Açılır?
Miras hukuku, kişinin ölümü ile malvarlığında ortaya çıkan hukuki durumu konu edinir. Bir kimsenin ölümü ile malvarlığının sona ermesi düşünülemez. Murisin ölümü ile malvarlığı “tereke” adını alır.
Tereke, murisin malvarlığında bulunan hak ve alacakların dahil edildiği “aktif tereke” ve borçların dahil edildiği “pasif tereke” olarak ikiye ayrılarak incelenir. Miras bırakanın ölümü ile terekede bulunan aktif ve pasif malvarlığı değerleri külli halefiyet prensibi gereği doğrudan mirasçılara geçer.
Dolayısıyla, miras hukukunda genel olarak terekenin durumu ve murisin malvarlığının mirasçılara intikali hususlarında ortaya çıkan hukuki problemler dava edilir. Ayrıca murisin hayattayken gerçekleştirdiği ölüme bağlı tasarruflar miras davası konusu yapılır. Ancak miras davası, miras hukukuna dair her uyuşmazlığı kapsayan genel bir terimdir.
Miras Davaları Nasıl Yapılır?
Mirasçılık Belgesi İstemi
Mirasçılık belgesi ya da bir diğer ifadeyle veraset ilamı, belirli bir murisin yasal mirasçılarının hangi kişi veya kişilerden oluştuğunu ve bu kişilerin yasal miras paylarını gösteren belgedir.
Mirasçılık belgesinin düzenlenmesinin amacı, geçici ve aksi ispat edilebilen bir belgeye dayanarak (prima facie) terekede hak sahibi mirasçıların hukuki durumlarını belirlemek ve bu kimselere tereke üzerine zilyetlik veya tasarruf imkânı tanımaktır.
Mirasçılık belgesi ile mirasçılık sıfatının belirlenmesi şu hususlarda önem arz etmektedir:
- Taşınmaz üzerindeki ayni tasarruflar
- Veraset intikal vergisi
- Şirketlerdeki murisin paylarının mirasçılara intikali
- Murisin taraf olduğu sözleşmenin karşı tarafı açısından hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi
- Açılmış davalarda taraf ehliyet ve sıfatının belirlenmesi
TMK m. 598’e göre başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenen kimselere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir.
Yasal mirasçıların yanında, vasiyetname veya miras sözleşmesi ile atanmış iradi mirasçılar ve vasiyete ilişkin lehine ölüme bağlı tasarruf yapılanlar da mirasçılık belgesi alabilir.
Mirasçılık belgesi yasal veya atanmış mirasçının talebi üzerine düzenlenmektedir. Sulh hâkimi veya noter tarafından re’sen mirasçılık belgesi düzenlenmemektedir.
Mirasçılık belgesi talep etmeye yetkisi bulunmayan kişiler şunlardır:
- Boşanmış eş
- Mirastan feragat eden
- Mirası reddeden
- Ölüme bağlı tasarruflar ile açıkça mirastan çıkarılan
- Mirasın geçmesinden önce art mirasçı veya yedek mirasçı olduğunu iddia eden
- Mirastan yoksun olan
- Yüklemeden yararlanan
- Terekeyle ilgisi olmayan üçüncü kişi
Mirasçılık belgesi talebine ilişkin dava sulh hukuk mahkemesinde hasımsız olarak açılmaktadır. Çekişmesiz yargılama usulüne göre görülmektedir.
Mirasçılık belgesi TMK m. 7 anlamında miras hakkının varlığına karine teşkil etmektedir. Ancak adi bir karine olup aksi ispat edilebilen geçici bir belgedir. Dolayısıyla maddi bir hukuki etkiye sahip değildir ve kesin hüküm teşkil etmemektedir.
Denkleştirme (İade)
Mirasta denkleştirme, murisin alt soyları arasında eşitliğin sağlanmasına ve murisin sağlığında yaptığı kazandırmalar sebebiyle yasal mirasçılar arasında bozulan eşitliği yeniden tesis etmeye yönelik yapılmaktadır.
Muris tarafından yapılan kazandırmanın denkleştirmeye tabi olması için kazandırma sağlar arası bir nitelik taşımalı, ivazsız (karşılıksız) olmalı ve murisin kendi malvarlığından yapılmalıdır.
Bunların yanında, kazandırmanın kazandırmadan yararlanan yasal mirasçının yasal miras payına mahsuben yapıldığının murisin iradesinden anlaşılması gerekmektedir.
TMK m. 699/2’ye göre yasal denkleştirmeye tabi kazandırmalar şu şekilde sayılmaktadır: Çeyiz, kuruluş sermayesi verme, malvarlığı devri, borçtan kurtarma (ibra), diğer benzeri kazandırmalar.
TMK m. 672, 674, 675 ile sayılan ve yasal denkleştirme dışı kazandırmalar ise şu şekildedir: Eğitim ve öğretim masrafları, olağan hediyeler ve evlenme giderleri, miras payını aşan kazandırmalar.
Denkleştirme talebi, denkleştirmenin varlığına ve miktarına ilişkin olarak mirasın paylaşılmasından önce tespit davasının konusunu oluşturmaktadır. Ayrıca mirasın paylaşılması aşamasında da bu borcun yerine getirilmesi denkleştirme davasına konu edilmektedir.
Son olarak TMK m. 671’e göre denkleştirme konusu kazanımını geri vermekle yükümlü olan mirasçı dilerse aldığını aynen geri vermekte dilerse payından fazla bile olsa değerini miras payına mahsup ettirmektedir.
Tenkis Davası
Türk Medeni Kanunu, bir taraftan kişiye terekesi üzerinde hak sahibi olan yasal mirasçıları belirleme özgürlüğü vermekteyken diğer taraftan bu tasarruf özgürlüğünü “saklı pay (mahfuz hisse)” ile sınırlandırmaktadır.
Murisin iradesi ile bertaraf edemeyeceği ve ortadan kaldıramayacağı özel bir yasal mirasçılık rejimidir. Murise terekede hak sahibi olmalarını engelleme imkânı tanınmayan mirasçılara “saklı paylı mirasçı” denmektedir.
Saklı paylı mirasçıların, yasal miras paylarının ortadan kaldırılamayan bölümü “saklı pay” adını almaktadır. TMK m. 505 ile mirasçı olarak bulunan eş, altsoy, anne ve baba saklı paylı mirasçı olarak sınırlayıcı sayıda sayılmakta ve TMK m. 506 ile saklı pay oranları belirlenmektedir.
TMK m. 505-506 hükümleri emredici niteliktedir. Dolayısıyla saklı payı ihlal eden tasarruflar geçersizdir. Ancak söz konusu geçersizlik kendiliğinden sonuç doğurmamakta ve saklı paylı mirasçıların, murisin tasarruflarının saklı pay ihlali sonucu doğurduğunu dava veya def’i yoluyla öne sürmesi gerekmektedir.
Murisin tasarruf oranını aşan kazandırmaların, aşan oranda geçersiz kılınmasının mahkemeden talep edildiği davaya “tenkis davası” denmektedir. Nitekim kural olarak tenkis davasında hukuki yararı bulunan kimseler saklı paylı mirasçılardır. Ancak istisnai olarak saklı paylı mirasçıların alacaklılarına da tenkis davası açma imkânı tanınmaktadır.
Kısacası tenkis davası, geriye dönük miras davası gibi hüküm ve sonuç doğurmakta ve miras payı hakkı gasp edilmiş bulunan mirasçının miras payını geriye dönük olarak almasını sağlamaktadır.
Söz konusu davanın, murisin son yerleşim yerinde bulunan asliye hukuk mahkemesinde açılması gerekmektedir.
Mirasta İstihkak (Hak Ediş)
Miras sebebiyle istihkak davası, mirasçıların tereke üzerinde sahip oldukları miras hakkını korumak amacıyla özel olarak düzenlenmiş bir davadır.
Miras sebebiyle istihkak davası, mirasçının mirasın açılmasından sonra fiilen zilyetliğini elde edemediği tereke değerleri için açılmaktadır. Korunan değer mülkiyet hakkı değildir.
Terekeye üzerinde hak sahibi olan ve bu hakkı gasp edilen yasal ya da atanmış mirasçılar ve hakkı gasp eden haksız zilyet bulunanlar davanın tarafları olmaktadır.
Söz konusu dava, tereke malları başka yerde bulunsa dahi murisin son yerleşim asliye hukuk mahkemesinde açılmaktadır.
Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma)
Muris muvazaası, yasal mirasçının miras hakkından yoksun bırak bırakılması amacıyla yapılan karşılıksız kazandırmaların satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi gösterilmesidir. Kısacası yasal mirasçıların tenkis davası açmak suretiyle ihlal edilen saklı paylarına ulaşması engellenmektedir.
Muris muvazaası, Türk Borçlar Kanunu anlamında “nispi muvazaa” olarak kabul edilmektedir. Muris muvazaasının varlığından bahsedebilmek için dört şart aranmaktadır:
- Görünüşteki İşlem: Hüküm ve sonuç doğurmayacağı kararlaştırılan satış, bağışlama, ölünceye kadar bakma vb. sözleşmeler.
- Muvazaa Anlaşması: Mirastan mal kaçırma amacıyla yapılan görünüşteki işlem bakımından hüküm ve sonuç doğurmayacağına dair muris ve üçüncü kişinin anlaşmasıdır.
- Aldatma Kastı: Görünüşteki işlemin mirasçıları aldatma maçı taşıması gerekmektedir.
- Gizli Sözleşme: Murisin gerçek iradesini yansıtmakla beraber görünüşteki işlemin ardına gizlenen sözleşmedir.
Miras Davası Kaç Yıl İçinde Açılır?
Öncelikle belirtmek gerekir ki murisin sağlığında mirasçılar bakımından miras hakkı mevcut bulunmamaktadır. Mirasçıların hukuki statüsü “bekleme durumu” olarak nitelenmektedir. Dolayısıyla murisin sağlığında miras davası açılması mümkün değildir. Miras davaları için ilk şart murisin ölmesi ve mirasın açılmasıdır.
Çoğunlukla miras davası zamanaşımı sürelerine tabi olmaktadır. Aşağıda miras davası türleri için öngörülmüş olan zamanaşımı süreleri incelenmektedir:
- Mirasçılık belgesinin iptali davası bakımından zamanaşımı söz konusu olmamaktadır. Dolayısıyla mirasçılık belgesinin iptali her zaman istenmektedir.
- Denkleştirme davasının mirasın paylaştırılmasının bitimine kadar açılması gerekmektedir. TBK m. 146’ya göre denkleştirme talebi 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
- Tenkis davası bakımından iki zamanaşımı süresi öngörülmektedir. Öncelikle mirasçıların saklı paylarının ihlal edildiğini öğrendikleri günden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi mevcut bulunmaktadır. Ayrıca murisin ölümünden ya da mirasın açılmasından itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi mevcut bulunmaktadır.
- Miras sebebiyle istihkak davası bakımından iki zamanaşımı süresi öngörülmektedir. Öncelikle davacının mirasçılık sıfatı ve iyi niyetli davalının tereke değerini elinde bulundurduğunu öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi söz konusu olmaktadır. Bunun yanı sıra davacının her halde murisin ölümü veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren 10 yıllık ve kötü niyetli davalılara karşı 20 yıllık zamanaşımı süresi söz konusu olmaktadır.
- Muris muvazaası davası bakımından herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre söz konusu olmamaktadır.
- Ölüme bağlı tasarrufların iptali davası bakımından hak düşürücü süreler öngörülmektedir. Mirasçı tarafından mirasçılık sıfatının ve iptal sebebinin öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre mevcut bulunmaktadır. Yanı sıra her halde, iptal davası açma hakkı için zamanaşımı süreleri de bulunmaktadır. Murisin ölümü veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren iyiniyetli davalılara karşı 10 yıllık; kötü niyetli davalılara karşı 20 yıllık zamanaşımı süresi söz konusu olmaktadır.
Miras Sözleşmesi Nedir?
Miras sözleşmesi, muris ile bir mirasçısı ya da üçüncü bir kişi arasında ve murisin ölümünden sonra sonuç doğuracak nitelikte bir sözleşmedir.
Miras sözleşmesi olumlu miras sözleşmesi ve olumsuz miras sözleşmesi olarak ikiye ayrılmaktadır. Olumsuz miras sözleşmesi aynı zamanda “mirastan feragat sözleşmesi” olarak da adlandırılmaktadır.
Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekmektedir.
Miras sözleşmesi, “olumlu miras sözleşmesi” ve “olumsuz miras sözleşmesi (mirastan feragat sözleşmesi)” olarak ikiye ayrılmaktadır. Olumlu miras sözleşmesi ile muris, belirli bir malvarlığı değerini bir kimseye bırakmak yükümlülüğü altına girmektedir. Olumsuz miras sözleşmesi ise yasal mirasçının, miras hakkından feragat beyanında bulunduğu sözleşmedir. Olumsuz miras sözleşmesi, ivazlı ya da ivazsız olarak yapılmaktadır.