Miras Hukuku
Miras hukuku, bir kişinin ölümü halinde haklarının ve varlıklarının ne olacağını düzenler.
Ölen kişinin geride bıraktığı varlığı tereke olarak isimlendirilir. Terekenin miras yoluyla mirasçılara geçmeye (intikal) elverişli hak ve borçları miras hukukunun konusunu oluşturur.
Ölenin (miras bırakan) varlığını oluşturan değerlerin tamamı intikale elverişli değildir; bazı hak ve borçlar mirasçılara intikal etmez. Örneğin evlilik, nişanlılık, nafaka alacağı, intifa hakkı, velayet hakkı, aile malları ortaklığında hissedarlık, adi şirketlerde hissedarlık, isim hakları, dul ve yetim aylığı hakkı gibi alacaklar ölen kişiyle birlikte sona ererler. Bu gibi hak ve borçları mirasçılar talep ve iddia edemezler.
Diğer yandan bazı haklar yasal mirasçılar tarafından takip edilebilirler, diğer bir deyişle, kişi ölmüş olsa bile mirasçıları onun adına hak iddiasında bulunabilirler, açılmış davaları takip ederler. Örneğin boşanma davasında ölen bir kişinin boşanma davasındaki kusurunun tespiti için boşanma davası devam edebilir.
Toplumun temel yapılarından biri olan soy ve soybağına sıkı sıkıya bağlı miras hukuku, toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Tarihsel gelişimine bakıldığında miras hukuku; zenginliğin kurumsallaşmasına olan katkısı, aile üyeleri arasında sorunlara sebep olması ve hatta insan doğası gereği toplum bireylerini tembelleşmeye teşvik etmesi bazı eleştiri ve hatta yasaklara yol açsa da, ana hukuk dallarından biridir.
İslamda Miras Hukuku
Türk hukukunda miras hukuku 1926 yılından itibaren 743 tarihli Türk Kanunu Medenisi ile 2002 yılından sonra bunun yerini alan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile düzenlenmektedir. 1926 yılı öncesinde ise miras hukuku İslami esaslara ve Tevsii İntikal Kanunlarına göre belirlenmiştir. İslamda miras hukuku Kur’anda Nisa Suresi’nde yer alır. Günümüzde bazı yörelerde İslami miras hukuku esasları örf ve adetlerin yerini almış olsa da, medeni haklar anayasa ve kanunlarca koruma altına alınmış olduğundan, İslamda miras hukukunda yer alan cinsiyet ayrımı ve mal paylaşımı medeni hukukta yerini miras paylarında eşitliğe bırakmıştır.
İslamda miras hukukuna göre erkekler kadınların iki katı hak sahibidir. Mirasın taşınır ve taşınmaz olmasının önemi yoktur. Ayrıca miras bırakan öldüğünde çocukları olsa dahi miras bırakanın anne ve babası yaşıyor ise mirasın 2/6 oranında payı üst soya geçer. Erkeğin ölmesi halinde hayatta kalan eşin miras payı ¼ oranında, çocukları olması halinde eşin payı 1/8 oranındadır. Kadının ölmesi halinde, erkek eş ½ hak sahibidir; çocuk var ise erkek eşin hakkı ¼ oranındadır. Ana bir kardeşler ile baba bir kardeşler arasında da pay sahipliğinde farklılıklar vardır.
Kadın - Erkek Miras Paylaşımı
İslami kurallar toplum ile birlikte değişmiş ve günümüzdeki halini almıştır. Türk hukukunda cinsiyet ayrımı yoktur; kadın veya erkek olmasına bakmaksızın eşlerin ve kardeşlerin miras payları eşittir. Ayrıca alt soy var ise, üst soya hak düşmemektedir; yani, çocuğu olan bir kişinin kendi anne ve babasının miras hakkı yoktur. Çocuğu olmayan eşlerden ikisi de ölürse ancak o zaman miras eşlerin anne ve babalarına geçer.
Miras Hukuku Mal Paylaşımı
Türk hukukunda, mirasçısı olan terekelerde mal paylaşımı TMK hükümlerine göre yapılır. Mirasçısı olmayan bir kişinin ölümünde tüm tereke Devlet’e kalır. Mirasçılar, veraset ilamı (mirasçılık belgesi) ile tespit edilir.
Miras, kişinin ölümü ile açılır ve kendiliğinden bir bütün olarak mirasçılarına geçer. Mirasçılara kendiliğinden geçmesi esas olduğundan, başkaca bir hukuksal işleme gerek yoktur. Mirasçılar arasında kendiliğinden miras ortaklığı doğar.
Miras ortaklığının sona ermesi paylaşma, paylı mülkiyete dönüştürme, başka ortaklığa dönüştürme ve kendiliğinden sona erme şeklinde gerçekleşir. İzale-i şuyu bunlardan biridir.
Miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufu bulunup bulunmadığına göre mal paylaşımı hükümleri farklılık gösterir. Ölüme bağlı tasarruflar vasiyetname ve miras sözleşmesi ile yapılabilir.
Mal paylaşımında, ölen kişi evli idiyse, öncelikle mal rejimi ele alınır. Ölenin mal rejimi tasfiye edildikten sonra tereke paylaştırılır.
Mirasın paylaşımı, anlaşmalı ve yargısal paylaşma şeklinde iki şekilde gerçekleştirilebilir. Anlaşmalı paylaşmada mirasçılar mal paylaşımının nasıl yapılacağını serbestçe kararlaştırabilirler. Anlaşmanın olmadığı hallerde, yargısal paylaşma yapılabilir. Yargısal paylaşma, paylaşma davası ile gerçekleştirilir.
Paylı mülkiyete dönüştürme, mirasçıların elbirliği mülkiyetini dava yolu ile paylı mülkiyete çevirmesidir.
Miras ortaklığının başka bir ortaklığa çevrilmesi, miras ortaklığı yerine adi ortaklık, ticari şirket veya aile şirketi kurma şeklinde olabilir.
Kendiliğinden sona erme hali, reddi miras, mirastan yoksunluk ve terekenin sadece bir mirasçıda toplanması halinde söz konusu olur.
Baba ölmeden mirasını istediği evladına verebilir mi?
Miras bırakan, kendisi öldükten sonra malvarlığının ne olacağına belli sınırlar dahilinde karar verebilir. Bu arzuda olan kişi ölüme bağlı tasarruflar olarak tabir edilen işlemler ile mirasının kendi arzusu yönünde paylaştırılmasını sağlayabilir. Bahsi geçen ölüme bağlı tasarruflar, yani ölüm halinde malvarlığının nasıl tasarruf edileceğine ilişkin düzenleme yapmak, vasiyetname veya miras sözleşmesi ile mümkündür. Ancak bu tasarruf özgürlüğü mirasın tamamı için geçerli değildir; yasanın belirlediği şekilde mirasçıların saklı payları korunmaya devam eder. Yani bir babanın 5 evi varsa ve 5 çocuğu varsa, 5 evini 1 çocuğuna bırakması mümkün değildir. Buna yakın düzenlemeler yapılabilse de, mirasın tamamı üzerinde irade sahibi olunması oldukça güçtür. Zira bu işlemlerin tenkis davasına konu olma ihtimali olur.
Miras hukuku avukatı
Bir avukat, müvekkiline yasanın tanıdığı hakları aynen aktarmak ve yön göstermek ile yükümlüdür. Ölüm hayatın gerçeğidir ve çoğu kişi yasanın imkan verdiği yasal işlemler ile sevdiklerinin ölümlerinden sonra da korunacağından emin olmak adına önlem alır. Miras hukuku avukatı hem kişilere ölümlerinden önce yapılabilecek yasal tedbirlere ilişkin hukuki hizmet verebilir, hem de ölüm sonrasında gerekli olabilecek yasal işlemleri gerçekleştirir.
Miras hukuku avukatı nasıl seçilmeli?
Mirasa ilişkin işlemler, geri dönüşü mümkün olamayabilecek meselelerdir. Ölüme bağlı tasarruf yapan bir kişinin bunu ölüm sonrasında değiştirmesi mümkün olmadığı gibi, ölüm sonrasında mirasçıların duygusal çöküntüsü sebebiyle gerekli işlemleri zamanında yerine getirememeleri söz konusu olabilir. Miras hukuku avukatının seçimi bu sebeple önemlidir. Müvekkiller, miras hukuku avukatı ile haklarının en iyi şekilde ve usulünce korunduğundan emin olurlar. Miras hukuku avukatının seçimi İstanbul avukatları bakımından İstanbul Barosu’nun Baro Levhası’ndan edinilecek bilgiler ile iletişime geçmek suretiyle olabilir. Avukatla birebir görüşmek önem arz etmektedir.
En iyi miras hukuku avukatları
Miras hukukuna tabi işlemler bazı durumlarda uzun seneler sürer. Bir tenkis davasının başlayıp kesin olarak bitmesi 10 seneyi bulabilir. Terekenin tespiti davası ile haberdar olunmayan miras ortaya çıkarılabilir. Bu sebeple, miras avukatı dosyaya göstereceği özen hem sürenin kısalması bakımından, hem de hak kaybının önlenmesi bakımından çok önemlidir.