Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma)

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) miras hukukuna özgü bir muvazaa türü olarak kabul edilmektedir. Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davalarının en belirgin özellikleri şunlardır:

  • Muris muvazaasında yasal mirasçıları aldatma kastı bulunur.
  • Muris muvazaasında her mirasçı birbirinden bağımsız olarak dava açabilir.
  • Muris muvazaasının ispatında her türlü delil kullanılır.

Muris Muvazaası Ne Demek?

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma), mirasçıların miras hakkından yoksun bırakılması için onları aldatmaya yönelik olarak başvurulan yoldur. Muris, gerçekte sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir.

Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için asıl amacını gizleyerek gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini farklı açıklayarak devretmektedir.

Muris ile sözleşmenin karşı tarafı aralarında yaptıkları bağış sözleşmesini genellikle satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizler. Bu şekilde muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) gerçekleşir.  

Muris Muvazaası Nedir?

Muris muvazaası; murisin, mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.

Mirastan Mal Kaçırma Nedir?

Mirastan mal kaçırma, tereke mallarının mirasçılarına halefiyet yoluyla intikalini engellemek için ölümünden önce muris tarafından elden çıkarılmasıdır. Mirastan mal kaçırma, ülke ve yörede geçerli gelenek ve görenekler, toplumsal eğilimler nedeniyle murisin mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak için onları aldatmaya yönelik yaptığı işlemdir.

Muris Muvazaası Nasıl İspat Edilir?

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davasında ispat için şu şartlar aranmaktadır:

  • Terekeden mal kaçırma amacı
  • Murisin diğer malvarlığı değerleri
  • Satış bedeli ve rayiç bedel arasındaki fark
  • Sosyal ilişkiler

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davasında; murisin mirasçılarından mal kaçırma amacı ve murisin gerçek iradesi ispat edilmelidir. Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davasında ispat yükü davacı üzerindedir. Davacı ileri sürüldüğü muvazaa iddiasını her türlü delille ispat edebilir.

Mirastan Mal Kaçırma Nasıl Tespit Edilir?

Mirastan mal kaçırma iddiasının ispatı için murisin gerçek iradesi tespit edilmelidir. Yargıtay, murisin gerçek iradesinin tespit edilmesinde birtakım kriterler öngörmektedir:

  • Murisin mali durumu
  • Devralan mirasçının mali durumu
  • Gelenek ve görenekler
  • Toplumsal eğilimler
  • Murisin sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin olup olmadığı
  • Satış bedeli ve gerçek bedel arasındaki fark
  • Aile içi ilişkiler
  • Olayların olağan akışı

Mal Kaçırma Davası

Muris muvazaası davasına uygulamada “mal kaçırma davası” denir. Mal kaçırma davasının kabul edilmesi için 3 şart aranır:

  • Görünüşteki İşlem: Muris ve karşı taraf arasında görünürde bir satış sözleşmesi, bağışlama sözleşmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi olmalıdır.
  • Muvazaa Anlaşması: Görünüşteki işlemin herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağına dair tarafların anlaşmasıdır.
  • Mirasçıları Aldatma Kastı: Mirasçılardan mal kaçırma amacı olmalıdır.

Muris Muvazaası Davası Kimlere Açılır?

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davası, murisin taşınmazı muvazaalı olarak devrettiği kişiye karşı açılır. Ayrıca, muris muvazaası davasına konu taşınmazı devralan kişi öldüğü takdirde dava mirasçılarına karşı açılır.

Devralan kişi, taşınmazı elinden çıkarttığı takdirde devralan 3. kişinin kazanımı iyi niyet koşuluna bağlı olarak korunur. Dolayısıyla taşınmazı iyi niyetli olarak devralan 3. kişiye karşı muris muvazaası davası açılamaz. 

Taşınmazı kötü niyetli olarak devralan 3. kişiye karşı muris muvazaası (mal kaçırma) davası açılır.

Muris Muvazaası Kabul Olmayan Haller

Muris muvazaası sayılmayan haller genel olarak şöyledir:

  • Muris, taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil gerçekten bakıp gözetilmek amacıyla temlik etmişse işlemin muvazaa nedeniyle iptali istenemez.
  • Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesine dayanarak infaz yapılmadan tapu sicil kaydı oluşmadığı için sözleşmenin iptali istenmeden muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasının dinlenmesi olanağı yoktur.
  • Murisin sağlığında açtığı tapu iptal ve tescil davası reddedilmiş ve bu hüküm kesinleşmişse, artık mirasçılardan mal kaçırma amacı olmadığından daha sonra mirasçıları açtığı muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davası reddedilir.
  • Murisin, mallarını mirasçıları arasında bölüştürmek kastı ile hareket ettiğinin anlaşılması durumunda muris muvazaası nedeniyle mirasçı tarafından açılan davanın reddi gerekir.
  • Taşınmaz satışının bedelli olduğu ve tapuda gösterilen satış bedelinin gerçeğe yakın olduğu belirlenmişse muvazaa davası reddedilir.
  • Taşınmaz tapuda yöntemine uygun bağışla temlik edildiğinde ortada geçersiz bir işlem bulunmadığı için muvazaa davasının reddi zorunludur.
  • Murisin sağlığında 3. kişiden parasını ödeyerek satın aldığı taşınmazı tapuda eşi ya da bir başka kişi üzerine kaydettirmesi halinde, danışıklı işlemin tarafı olmadığı için bu işleme karşı muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davası açılamaz.
  • Satışın gerçek olduğu kanıtlanmışsa muvazaa nedeniyle açılan iptal davası reddedilir.
  • Muris, kadastro tespiti sırasında taşınmazın zilyedi adına tespit ve tescil edilmesini bildirmişse muvazaa ileri sürülemez.
  • Karayolları Trafik Kanunu’na göre trafik siciline tescili zorunlu olmayan araçların devrinde bağış sözleşmesi şekle bağlı değildir. Dolayısıyla muris muvazaası davasına konu edilemez.

Muris Muvazaası Davası Hangi Hallerde Açılamaz?

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma), mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmayı hedefleyen murisin gerçek amacını gizleyerek gerçekte bağışlamak istediği taşınmazını tapuda yaptığı sözleşmede iradesini satış doğrultusunda açıklamak suretiyle devrini gerçekleştirmesidir.

Birtakım hukuki tasarruflara yönelik olarak muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil isteminde bulunulamaz:

  • Ölüme Bağlı Tasarruflar: Muvazaa, iki taraflı işlemler için söz konusu olduğundan tek taraflı irade beyanı niteliğinde olan ölüme bağlı tasarruflarda muvazaadan söz edilemez.
  • İntifa Hakkı Tesisi: Belirli bir kişi yararına sınırlı bir süre için tesis edilen intifa hakkına ilişkin işlem muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) kapsamında değildir.
  • Bağış: Bağış işleminde muvazaadan söz edilemez.
  • Bedeli Ödenerek Satın Alma: Murisin bedelini ödeyerek 3. kişiden satın aldığı taşınmazı tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesinde muvazaadan söz edilemez.

Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Görevli ve Yetkili Mahkeme

Muris muvazaası davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. HMK m. 12 hükmüne öngörülen kesin yetki kuralı uyarınca yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası, taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır.

Muris Muvazaası Zamanaşımı

Muris muvazaası, zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Dolayısıyla murisin ölümünden sonra her zaman açılması mümkündür.

Kuralın tek istisnası Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinde yer almaktadır. Söz konusu hükme göre muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davasına konu taşınmaz için murisin ölümünden sonra kadastro faaliyeti yapıldığı takdirde 10 yıllık hak düşürücü süre söz konusudur.

Muris Muvazaası Geriye Dönük Kaç Yıl?

Muris muvazaası davası herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Dolayısıyla muris muvazaası davası murisin ölümünden sonra her zaman açılabilir. 

Mirastan Mal Kaçırma Zamanaşımı

Mirastan mal kaçırma davasında herhangi bir zamanaşımı süresi söz konusu değildir.

Mirastan Mal Kaçırma Yolları

Mirastan mal kaçırma, gizli işlemin ortaya çıkmaması için görünüşte bir işlem yapılarak gerçekleştirilir. Mirastan mal kaçırma yolları görünüşteki işlemin niteliğine göre değişecektir.

Bağış Yoluyla Mirastan Mal Kaçırma

Bağış yoluyla mirastan mal kaçırma, terekede bulunan taşınmazın muris tarafından Tapu Müdürlüğünde karşı tarafa devredilmesiyle gerçekleşir. Taşınmaz rayiç değerinin oldukça altında bir bedel karşılığında devredildiğinden taşınmazın değeri terekeden çıkmaz.

Borç Senedi Düzenleyerek Mirastan Mal Kaçırma

Muris tarafından düzenlenen muvazaalı borç senedi ile muris gerçekte borcu olmamasına rağmen muvazaalı işlem tarafı olan mirasçı lehine borç altına girmektedir. Murisin ölümünden sonra muvazaalı borç senedi terekenin pasifinde yer alacağından mirasçılar borç altına girecektir.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesiyle Mirastan Mal Kaçırma

Ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle mirasçı, murisin bakımını üstlenmeyi taahhüt etmekte karşılığında ise mirasçıları aldatma kastıyla hareket eden muris malvarlığı değeri devretme borcu altına girmektedir. Mirasçıları aldatma kastı ispatlandığı takdirde muris tarafından muvazaalı işlem tarafı olan mirasçısı lehine devredilen malvarlığı değeri terekeye geri dönmektedir.

Mirastan Mal Kaçırmak Cezası

Mirastan mal kaçırmanın cezası, TCK m. 144/1 hükmüne göre 2 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davası medeni yargılamaya tabi olarak asliye hukuk mahkemelerinde görülmekle birlikte mirasçılardan birinin diğerlerinin rızası olmaksızın terekeden mal kaçırması fiili Türk Ceza Kanunu ile suç olarak düzenlenmektedir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, mirasçı tarafından açılan muris muvazaası davasında muvazaalı işlemin ispat edildiği takdirde devredilen taşınmazın tapu kaydının iptal edilmesidir.

Muris muvazaası nedeniyle zarar gören mirasçılar aynı davada terditli olarak ya da yeni bir dava dilekçesiyle TBK m. 1’'e dayanarak tapu iptal ve tescil davası açma hakkına sahiptir.

Muris muvazaası davası ile temel olarak mirasçılardan mal kaçırma amacı ve muvazaalı borçlandırıcı işlem tespit edilmektedir. Muris muvazaası davası ile tapu iptal ve tescil davası açılması zorunlu değildir. Bilakis mirasçılar, miras hakkından yoksun kalmış olmaları nedeniyle muris muvazaası davasında sonra tenkis davası da açma hakkına sahiptir.

Kimler Tapu İptal Davası Açabilir?

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açabilecek kişiler mirasçı sıfatına sahip kişilerdir. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar, evlatlık ve evlatlığın altsoyu tarafından muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açılması mümkündür.

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma) davasında mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur bilakis davacı, kendi miras hakkına dayanarak dava açar.

Hangi Durumlarda Tapu İptal Davası Açılamaz?

Kamu malı niteliğinde olup tescil işlemi yapılmamış bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl kullanan kişi, öncelikli olarak satın alma hakkına sahip olduğundan bu kişiye karşı tapu iptal ve tescil davası açılması mümkün değildir.

Bağış Yapılan Tapu Bozulur Mu?

Taraflar arasında geçerli bir bağışlama bulunduğu takdirde muris muvazaası sebebiyle tapu iptal ve tescil isteminde bulunulamaz. Bilakis, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali için gizli bağış sözleşmesinin görünüşteki işlem ardına saklanması aranmaktadır.

Tapuda Zamanaşımı Kaç Yıldır?

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası zamanaşımı söz konusu olmadığından her zaman açılması mümkündür.

Kadastrodan kaynaklanan tapu iptal ve tescil davaları, kaydın yapılmasından itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir.

Taşınmaz mülkiyetinin olağan zamanaşımı yoluyla kazanılması için 10 yıllık zamanaşımı süresi bulunur.

30 Yıllık Tapu Bozulur Mu?

Bir taşınmazın Tapu Siciline kaydı kaç yıllık olursa olsun muris muvazaası davasına konu olması halinde bozulması mümkündür. Dolayısıyla 30 yıllık bir tapu hakkında muris muvazaası nedeniyle dava açılması halinde tapu kaydının iptal edilmesi mümkündür.

Tapu Kaydından Kim Olduğu Anlaşılamayan Kişi?

TMK m. 713 hükmüne göre tapu kaydından malikinin kim olduğu anlaşılmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl boyunca elinde bulunduran kişi olağanüstü zamanaşımı yoluyla mülkiyet hakkını kazanır.

Muris Muvazaası İçin Avukat Tutmak Gerekli Mi?

Üzerinden kaç yıl geçmiş olursa olsun, muris muvazaası bulunması halinde mirasçılar dava açarak haklarını arayabilir. Muris muvazaası red kararları alınmaması için murisin mirasçıları aldatma kastının somut olarak ispat edilmesi önem taşımaktadır. Mutlak haklardan olan miras hakkının korunması ve mirasçıların hak kaybına uğramaması için profesyonel bir miras avukatından destek alınmalıdır.

Miras davalarında avukat AAÜT altında ücret belirleyemez.

Muris Muvazaası Yargıtay Kararları

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere muris muvazaası kanunda yer alan bir düzenleme değildir. Bu sebeple yargı kararları konuya ilişkin yol gösterici mahiyettedir. Muris muvazaası Yargıtay kararları şu şekildedir:

“… davacının kız, davalıların oğlan ve oğlandan olma torun oldukları, mirasbırakanın malvarlığı ve emekli maaşı açısından taşınmaz satımına ihtiyacının bulunmadığı, aşırı harcama yapmadığı, yöresel adetler gereği oğlan ve oğlandan olma torunun üstün tutulduğu, temlikte gösterilen bedel ile temlike konu payların gerçek değeri arasında 10 kat farkın bulunduğu anlaşılmaktadır. Belirlenen tüm bu olgular açıklanan ilkelerle değerlendirildiğinde söz edilen temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz kısaca muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.” Yargıtay 1. HD.,  23.5.2012 T., 2012/3080 E., 2012/6017 K.

“…çekişme konusu taşınmazdaki payın 12.12.1997 tarihinde temlik edildiği, özellikle davacı tanığı A.B’nin beyanından çekişme konusu payın davalıya evlenme karşılığı verildiği, nitekim temlikten 6 gün sonra mirasbırakan ile davalının evlendikleri anlaşılmaktadır. (…) mirasbırakanın amacı mal kaçırmak değil, evlenmeyi sağlamaktadır.” Yargıtay 1. HD., 21.1.2014 T., 2013/20852 E., 2014/9164 K.

“… mirasbırakanın dava konusu taşınmazlarını satması için geçerli ve makul sayılabilecek bir sebebinin bulunmadığı, davacı oğlu A.A ile arasının iyi olmadığı ve uzun yıllar küs kaldıkları dosya içeriğiyle ve tanık anlatımlarıyla, özellikle mirasbırakanın eşi olan tanık C.C’ nin beyanıyla saptanmıştır. Öte yandan, temliklerin muvazaalı biçimde yapıldığı davalı B.B tarafından da doğrulanmıştır. Açıklanan olgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; mirasbırakanın, davacı oğlundan mal kaçırmak amacıyla hareket ederek dava konusu taşınmazını davalılara aktardığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.” Yargıtay. 1. HD., 24.4.2018 T., 2015/10389 E., 2018/9419 K.

“Mahkemece, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile Ahalet bakımından davanın reddine, davalı ... yönünden ise satış bedelinin mirasbırakana ödendiği ispat edilemediğinden tazminat isteğinin kısmen kabulüne dair verilen kararın her iki tarafça temyizi üzerine Dairece, “...vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası bakımından davacılar tarafından miras payı oranında açılan davanın dinlenemeyeceğinin gözetilmesi, muris muvazaası hukuksal nedeniyle miras payı oranında istekte bulunulabileceğinden bu iddia bakımından belirtilen ilkeler uyarınca inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleştirilen davalarda vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayanılarak pay oranında dava açılamayacağı, muris muvazaası hukuki nedeninin ise ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.” (Y. 1. HD, 2021/1713 E., 2021/4815 K. 28.9.2021 T.)

“Somut olayda, davacı tarafın isteğinin itirazın iptali ve tazminata ilişkin olduğu, talep konusunun para alacağı olduğu ve bu alacağın dayanağı olarak da muris muvazaası nedenine dayanıldığı gözetilerek, talep konusu alacağın hukuki nedeni olan muris muvazaası incelenerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, talebin taşınmazın aynına ilişkin olduğu ve ilamsız icra takibine konu olamacağı belirtilerek, davanın reddilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesi'nin gerekçesi değiştirildiği halde HMK'nin 353/b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmeksizin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca, talep konusu alacağın hukuki nedeni olan muris muvazaası incelenerek işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” (Y. 1. HD, 2021/827 E., 2021/6062 K., 26.10.2021 T.)

“Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...'in evveliyatı tapulu olan kendisine ait dava konusu 1495 parsel sayılı taşınmazı, herbirine 1/2'şer pay olmak üzere davalılara haricen hibe ettiği, diğer 196, 197, 1395, 1396, 1398, 1496, 1499 ve 1506 parsel sayılı taşınmazları ise davalılara haricen sattığı ve zilyetliklerini devrettiği, 1987-1988 yıllarında yapılan kadastro çalışmaları neticesinde taşınmazların davalılar adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mirasbırakan tarafından davalılara doğrudan yapılmış bir temlik olmayıp, muris muvazaası iddiasının hukuki dayanağını oluşturan 1.4.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığından, muris muvazaası iddiasına dayalı olarak tapu iptali ve tescil iddiasının, dava konusu taşınmazlar bakımından dinlenmesine olanak yoktur. Böylesi yapılan bir temlikin, koşullarının varlığı halinde TMK.nun 560 ile 571. maddelerinde öngörülen tenkis hükümlerine tabi olacağı açık olup, terditli olarak açılan davada tenkis isteği de bulunduğundan, tenkis istemi yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” (Y. 1. HD, 2017/2606 E., 2017/3554 K., 15.6.2017 T.)