Evlilikte Şiddet
Evlilikte şiddet son yıllarda ülkemizin en önemli problemlerinden biri haline gelmiştir. Evlilikte şiddetin psikolojik, fiziksel, cinsel ve ekonomik şiddet şeklinde ayrımları vardır. Evliliklerde eşe veya çocuklara karşı şiddet vakaları günden güne artış göstermekte ve bu artışın sebepleri arasında da toplumsal yapıda meydana gelen bozulmalar sayılmaktadır. Ancak bu sebeplerin hiçbiri şiddeti meşrulaştıracak şekilde yorumlanmamalıdır.
Şiddetin cinsiyeti yoktur. Kadına şiddet çoktur.
Özellikle ataerkil toplumlarda kadına yönelik meydana gelen şiddet vakıalarıyla Anayasaya göre toplumun temeli olan aile yaşantısında ciddi yıpranmalara sebebiyet verilmekte ve sonuç olarak aile birliğinin ortadan kaldırılmasına yol açılmaktadır.
Şiddetin ve şiddete uğrayanın cinsiyeti olmamakla beraber ülkemizde şiddet mağduru kişiler çoğunlukla kadınlar olmaktadır. Meğer, 2022 Eylül ayında erkekler tarafından 26 kadın öldürülmüş ve 19 kadın şüpheli şekilde bulunmuştur. Ayrıca, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun 2021 yılında 280 kadın cinayeti, 217 şüpheli ölüm gerçekleşmiştir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2019 verilerine göre; Türkiye, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında kadına şiddet sıralamasında %38 oranla birinci olmuştur. Rakamların boyutu kadına yönelik şiddetin ne denli korkutucu boyutlarda olduğunu gözler önüne sermektedir.
Ne yazık ki, gizli şiddet de unutulmamalıdır. Evlilik içerisinde şiddete uğrayan kadın ise toplumsal baskıdan, çocukların menfaatini düşündüğünden, maddi özgürlüğe sahip olmadığından veya korktuğundan ötürü şiddete ses çıkaramayabilmektedir. İşte bu ses çıkaramama durumu ilerde geri dönüşü olmayan zararlara sebebiyet verebilmektedir.
Evlilikte Şiddetin Çeşitleri
Şiddet denilince akla ilk olarak fiziksel şiddet gelse de şiddet bununla sınırlı bir kavram değildir. Zira şiddet psikolojik, ekonomik, cinsel şekilde de tezahür edebilmektedir. Bu sebeplere dayanarak açılan boşanma davaları davacı lehine sonuçlanmaktadır. Konuya ilişkin 6284 Sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 2. maddesinde de ev içi şiddet şu şekilde tanımlanmaktadır:
“Ev içi şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti ifade eder.”
-
Evlilikte Psikolojik Şiddet
Evlilikte psikolojik şiddet evlilik birliğini sarsan dolayısıyla da tarafların boşanmaya karar vermelerine sebep olan durumlardan biridir. Hangi hareketlerin psikolojik şiddet kavramına girdiğinin tespiti tam olarak sayılamamakla beraber örnekler verilmesi mümkündür. Konuya ilişkin Yargıtay ilamına göre:
“…erkeğin “kadına hakaret ettiği, onu aşağıladığı, ailesinin müdahalelerine sessiz kaldığı, ailesiyle birlikte kadına psikolojik şiddet uygulayarak evden gönderdikleri”, davacı-karşı davalı kadının da “sık sık evi terk ettiği ve intihara teşebbüs ettiği” anlaşılmaktadır. Mevcut delil durumuna göre gerçekleşen iş bu kusurlar nazara alındığında da boşanmaya sebep olan olaylarda bölge adliye mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere; davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/7438 E., 2021/8563 K.)
Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere evlilikte şiddetin sonuçları arasında şiddet uygulayan tarafın ‘boşanmada ağır kusurlu’ olarak nitelendirilmesi yer almaktadır. Boşanma davalarında ağır kusurlu olmak ise nafaka ve tazminat gibi hallerde önem taşımaktadır. Zira nafaka türlerinden biri olan yoksulluk nafakasında kişinin yoksulluk nafakasına hak kazanabilmesi için boşanmada daha ağır kusurlu olmaması gerekmektedir. İşte bu halde psikolojik şiddet uygulayarak boşanmada daha ağır kusurlu olarak nitelendirilen taraf yoksulluk nafakası almaya hak kazanamayacaktır. Nafaka ile beraber tazminat konusunda da kusur büyük önem arz etmektedir. Zira hakim tazminata hükmederken tarafların kusur oranlarına göre bir değerlendirme yapacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki kusur araştırması boşanma davası sürerken hükmedilen tedbir nafakası kısmında dikkate alınmamaktadır.
Evlilikte şiddetin sonuçları yalnızca boşanma davası sırasında önem arz etmemektedir. Zira bazı hallerde bu şiddet Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmekte ve dolayısıyla şiddet uygulayan tarafın cezalandırılmasına sebep olmaktadır.
Psikolojik şiddetin uygulanması sonucu ortaya çıkabilecek suçlar şunlardır:
- İntihara yönlendirme
- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
- İş ve çalışma hürriyetinin ihlali
- Kişisel verilerin kaydedilmesi ve hukuka aykırı olarak yayılması
- Haberleşmenin gizliliğini ve özel hayatın gizliliğini ihlal
- İnanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme
Evlilik içerisinde psikolojik şiddet aşağıdaki şekillerde ortaya çıkabilmektedir:
- Eşin aşağılanması
- Eşe hakaret edilmesi
- Toplum içinde saygı gösterilmemesi
- Onur kırıcı davranışlar sergilenmesi
- Eşi sürekli olarak eleştirmek
- Yalan söylemek gibi durumlar psikolojik şiddetin görünüm biçimleri olarak sayılabilmektedir.
Psikolojik şiddette kişinin duygu durumu üzerinde bir yıpranma söz konusudur dolayısıyla fiziksel şiddet gibi sınırlarını net koyabilmek mümkün olamayabilmektedir.
-
Evlilikte Fiziksel Şiddet
Fiziksel şiddet günümüz toplumunda eşler arasında en çok uygulanan şiddet türüdür. Ataerkil toplum yapısı, fiziksel güç orantısızlığı, çalışma hayatındaki etkinlik düşünüldüğünde fiziksel şiddetin mağduru genelde kadın eş olmaktadır. Fiziksel şiddet eşlerin birbirini yaralaması şeklinde ortaya çıkabilmekle beraber maalesef bu şiddet bazı zamanlarda eşlerden birinin ölümüyle de sonuçlanmaktadır.
Evlilikte fiziksel şiddet uygulayan taraf boşanma davasında kusurlu atfedilebilmekle beraber evlilikte şiddetin cezası da mevcuttur. Zira fiziksel şiddet boşanmada kurulu davranışlardan olmakla beraber aynı zamanda TCK kapsamında da suç olarak sayılmaktadır. Üstelik fiziksel şiddet mağdurunun eş olması halinde uygulanacak cezalar da arttırılmaktadır. Örneğin TCK m. 86. maddesinde sayılan suçun (kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır) eşe karşı işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılmaktadır.
Fiziksel şiddet uygulanması boşanma davasında şiddet uygulayan eşin daha ağır kusurlu sayılmasına sebep olacaktır. Konuya ilişkin Yargıtay ilamına göre;
“…mahkemece belirlenen ve gerçekleşen tarafların kusurlu davranışları yanında davalı-davacı erkeğin ve erkeğin ailesinin kadına şiddet uyguladığı, belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4812 E., 2021/7378 K.)
TCK m. 86 hükmünden de anlaşılacağı üzere sinirlenince vuran erkek temel cezadan yarı oranında arttırım yapılarak cezalandırılacaktır. Bu kapsamda döven kocaya nasıl davranmalı şeklinde tereddütlerin varlığı halinde aile içinde şiddete uğrayan kadının çekinmeden, korkmadan yetkili mercilere başvurması gerekmekte ve şiddet uygulayan eşin cezalandırılması sağlanmalıdır.
-
Evlilikte Ekonomik Şiddet
Ülkemizde kadınların çalışma hayatındaki rolünün artması; ekonomik özgürlüğünü ellerine almalarını ve dolayısıyla da ekonomik şiddete maruz kalma oranlarının aşağı çekilmesini sağlamaktadır. Ancak toplumsal yapı çalışma hayatında kadının hala erkekten çok daha düşük oranlarda istihdam edilmesine yol açmaktadır. Açıklanan bir TÜİK verisine göre: “Hane halkı işgücü araştırması sonuçlarına göre; 2020 yılında, Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı %42,8 olup bu oran kadınlarda %26,3, erkeklerde ise %59,8 oldu.”
Oranlardan da anlaşılacağı üzere kadının ekonomik hayattaki varlığı henüz istenen seviyelere ulaşamamış ve bu da hala aile içinde kadının ekonomik şiddete maruz kalmaya devam etmesinin sebeplerinden birini oluşturmuştur.
Ekonomik şiddet evlilik birliği içerisinde kendini şu şekillerde gösterebilmektedir:
- Eşin parasını rıza dışı almak
- Eşi çalışmaya zorlamak
- Eşin çalışmasına engel olmak
- Eşi borçlandırmak
- Ekonomik güçsüzlüğü konusunda eleştirmek
Aslında ekonomik şiddet en genel tabiriyle parasal açıdan diğer eşe muhtaç olunduğunun hissettirilmesidir. Bu sebeple kadınlar çoğu zaman şiddete maruz kaldıklarında ekonomik gelecek kaygısı yaşamakta ve şiddete maruz kalmaya devam etmeyi seçebilmektedir. Oysa ülkemizde şiddet mağduru kadını ekonomik açıdan koruyan birçok platform ve kanuni düzenlemeler mevcuttur. Bahse konu düzenlemeler sayesinde şiddete uğrayan kadının şiddete razı olmak zorunda kalması gibi bir durum artık söz konusu olmaktan çıkmaktadır.
-
Evlilikte Cinsel Şiddet
Evlilik kurumu eşlerin cinsel hayat özgürlüklerini elinden almamaktadır. Cinsel şiddet de bir şiddettir ve uygulayan eş boşanma davasında kusurlu atfedilebilmektedir. Cinsel şiddet evlilik birliği içerisinde;
- zorla cinsel ilişkiye girmek,
- olağandışı yollarda ilişki talep etmek,
- kürtaj yapmaya zorlamak
şeklinde ortaya çıkabilmektedir.
Evlilikte Şiddetin Nedenleri
Aile içi şiddetin sebepleri çeşitlilik gösterebilmektedir. Zira şiddetin sebebi şiddet uygulayan eşin kişiliğinden, çocukluğunda gördüğü aile profilinden başlayarak halihazırda mevcut duruma kadar gelen geniş bir yelpazede değerlendirilmelidir. Bu kapsamda evlilik birliği içerisinde sinirlenince şiddete başvurmak şeklindeki davranışın psikolojik, sosyal, ekonomik birçok sebebi olabilmektedir.
Evlilikte Şiddet Gören Kadın Ne Yapmalı?
Evlilik birliği içerisinde şiddetin herhangi bir türüne maruz kalan kadın biran önce yetkili mercilere durumu haber etmelidir. Yetkili makamlara başvuru, kadın hakkında koruma tedbirlerinin de alınmasını sağlayarak şiddetin daha ileri boyutlara taşınmasına engel olabilmektedir. Bu kapsamda yetkili mercileri polis, jandarma, Aile Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcılığı, ALO 183, Kadın Sivil Toplum Kuruluşları, Sosyal Hizmet Müdürlüğü, Kaymakamlık, Valilik olarak saymak mümkündür. Kadın eş: “eşim şiddete meyilli, sürekli olarak şiddet görüyorum” şeklinde şikâyetlerle yukarıda sayılan mercilere başvuru yapabilmektedir.
Yukarıda sayılı kurumlar; başvuru halinde izlenecek yolları, kadını korumak için gereken tedbirlerin nasıl alınacağını, çocukların durumdan en az etkilenmesinin sağlanması gibi bir çok hususta şiddet mağduru kadına yol göstermektedir.
Evlilikte şiddet sadece şiddet mağduru eşi değil çocukları da bir o kadar etkilemektedir. Yetkili merciiler şiddet mağduru kadınla beraber çocukları da koruyucu tedbirler alabilmektedir.
Evlilikte Şiddete Karşı Mahkeme Kararıyla Alınabilecek Tedbirler
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun evlilik içinde şiddete uğrayan tarafa ilişkin çeşitli tedbirler düzenlemiştir. Bu tedbirlerden bazıları şunlardır:
- Şiddet uygulayan eşe yönelik evden uzaklaştırma tedbiri
- Şiddet mağduru eşe şiddet uygulanmamasına karar verilmesi
- Müşterek konutun şiddet mağduru eşe tahsis edilmesi
- Şiddet uygulayan eşin şiddet mağduru eşe, arkadaşlarına, ailesine, çocuklarına yaklaşmamasına karar verilmesi
- Müşterek konuttaki eşyalara zarar verilmemesine karar verilmesi
- Şiddet uygulayan eşin silahına el koyulması
- Şiddet uygulayan eşin şiddet mağdurunun işyerine yaklaşmamasına karar verilmesi
- Şiddet mağduru eşin sağlık kuruluşlarınca tedavi edilmesine karar verilmesi
Yukarıda sayılanlardan da anlaşılacağı üzere mahkeme kararıyla şiddet mağdurunu koruyucu birçok tedbir mevcuttur. Bundan dolayıdır ki ‘nişanlım şiddete meyilli, eşimden şiddet görüyorum’ şeklinde ifadeleri bulunan kadınların hiç vakit kaybetmeden yetkili mercilere başvurarak haklarında koruma kararları tesis edilmesini sağlamalılardır.
Şiddetin Cezası Nedir?
Evlilikte şiddet çoğu zaman TCK kapsamına giren bir suç şeklinde tezahür etmektedir. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere TCK’nda yer alan suçların büyük bir kısmının eşe karşı işlenmesi cezayı ağırlaştıran nitelikli hal olarak sayılmıştır.
Aile içi şiddetin cezası işlenen suçun ne olduğuna göre değişecektir. Şöyle ki:
- Kasten yaralama
- Kasten öldürme
- Nitelikli cinsel saldırı
- Hakaret
- Tehdit
- İntihara yönlendirme
- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
- İş ve çalışma hürriyetinin ihlali vb. suçlar evlilikte şiddetin tezahür biçimlerinden biri olabilmektedir. İşte şiddetin hangi suç başlığı altında uygulanmasına göre verilecek ceza değişecektir.
Kaynak:
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu