Vesayet Nedir?
Vesayet Türk Medeni Kanunu’nda üçüncü kısımda düzenlenmiştir. Genel itibariyle kısıtlıların ve velayet altında olmayan küçüklerin menfaatlerinin korunabilmesi için getirilmiş bir kurumdur. Kanun koyucu vesayet düzenlemesi ile vesayet altındaki kişinin mal varlıklarının korunması ve bununla beraber onların temsil edilmesini amaçlamaktadır. Bu husus aslında devletin anayasal görevleri arasındadır. Zira devletin zayıfları, muhtaç duruma düşebilecek olanları koruma gibi bir yükümlülüğü de vardır. Vesayet nedir? Tüm detayları ile açıklanmıştır.
Vesayet Ne Demek?
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere vesayet nedir hukuk tabiriyle vasi ile malvarlıksal veya kişisel haklarının korunması gereken kişi arasında kurulan ilişkidir. Bu ilişkinin yani vesayetin hangi şartlarla kurulacağı, kurabilecek kişinin hangi makam olduğu, vasinin kim olabileceği, hangi şartları taşıması gerektiği gibi birçok husus kanunda açıkça düzenleme altına alınmıştır. Yani tarafların kendi iradeleriyle bir başkasını kendilerine vasi tayin edebilmeleri gibi bir husus, bir serbesti söz konusu değildir.
Vesayeti Gerektiren Durumlar Nelerdir?
TMK m. 404 ve devamında kişinin vesayet altına alınması gereken durumlara açıklık getirilmiştir. Buna göre aşağıda belirtilen durumlarda kişiler vesayet altına alınır:
- Küçüklük
- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
- Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim
- Özgürlüğü bağlayıcı ceza
- İstek üzerine
Küçüklük Nedeniyle Vasilik
Kanuna göre küçük, 18 yaşını doldurmamış olanlardır. Küçükler anne ve/veya babalarının velayeti altındalardır. Ancak bu kuralın varlığına rağmen anne ve babasına velayet bağı ile bağlı olmayan küçükler de vardır. Bu halde velayet altına alınmamış küçükler vesayet altına alınır. Bu kişilere vasi atanır. TMK m. 404’e göre; “Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir hâlin varlığını öğrenen nüfus memurları, idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.” Yani velayet altınında olmayan küçüğe vasi tayin edilmesi için dava açılabileceği gibi yukarıda belirtilen kişiler de resen Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak küçüğe vasi atanmasını sağlayabilirler.
Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı Sebebiyle Vasilik
Kişi eğer yakalandığı akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kendi işlerini göremez hale gelirse veya kişinin korunması bakımı için devamlı olarak birinin yardımına muhtaç ise veya kişi başkalarının güvenliğini tehlikeye sokuyorsa o halde vesayet altına alınır. Yine küçüklük sebebiyle vesayet altına alınmada olduğu gibi akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle vesayet altına alınma halinde görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.
Savurganlık, Kötü Yaşama Tarzı, Kötü Yönetim, Alkol veya Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Sebebiyle Vasilik
Bu sayılan sebeplerden ötürü kişinin vesayet altına alınabilmesi için kendisini veya ailesini yoksulluğa düşürme tehlikesinin bulunması gerekir. Bununla beraber devamlı korunmaya muhtaç ve bakıma muhtaç durumda olması veya başkalarının güvenliğini tehdit etmesi gerekmektedir.
Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza Nedeniyle Vasilik
Özgürlüğü bağlayıcı cezada kişinin vesayet altına alınabilmesi için cezanın bir yıl veya daha uzun süreli bir hapis cezası olması gerekmektedir. Burada bildirim yükümlülüğü cezayı veren makama aittir. Şöyle ki TMK m. 407’ye göre; “Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.” Burada aslında mahkemece takdir edilen cezanın infazı sırasında hükümlünün malvarlığı değerlerinin korunması amaçlanmıştır.
Bir yıl veya daha uzun süreli hapis cezası alan kişilere vasi tayin edildiğinde vasi kişinin malvarlığı değerleri ile beraber diğer haklarını da korumakla yükümlüdür. Bu hususta vasiye de ceza davasının devamındaki tebliğler yapılmaktadır. İlgili Yargıtay ilamında ifade edildiği üzere;
“Mahkemece, davacı x’in karar ilamı tarihi itibariyle hükümlü veya tutuklu olup olmadığı belirlenmelidir. Hükümlü ise hükümlülük süresi, şartla veya bihakkın tahliye tarihleri belirlenip, Türk Medeni Kanunun 407. ve devamı maddeleri gereği bir yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergine vasi tayini gerekmektedir. Hükümlülük süresi bir yıl veya daha fazla ise, anılan davalıya vasi tayin edilip edilmediği, edilmişse gerekçeli kararın vasisine yöntemince tebliğ edilmesi; vasi tayin edilmemiş ise, usulünce vasi tayininin sağlanarak aleyhe gıyabi hükmün vasiye tebliğinin sağlanması ve vesayet ilamının dosyaya eklenmesi gerekmektedir.” (10. Hukuk Dairesi 2021/7301 E., 2021/15171 K.)
İstek Üzerine Vasilik
İstek üzerine kısıtlanmayı gerektirecek sebepler şunlardır:
- Yaşlılık
- Engellilik
- Deneyimsizlik
- Ağır hastalık
Kişinin yukarıda sayılı sebeplerle vesayet altına alınabilmesi için bu sepelerden ötürü işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat etmesi gerekmektedir.
Vesayet Davası
Vesayet kurumu ayrıntıları ile beraber kanunda düzenlenmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre kişiye vasi atanması bir yargı kararı ile olacaktır. Kişi kendisi mahkemeden vesayet altına alınmasını talep edebileceği gibi zorunlu hallerin varlığı hallerinde talebe gerek olmaksızın da mahkeme vasi tayinine ilişkin karar verebilecektir.
Vesayet Davası Nedir?
Kişiye vasi atanması ancak sulh hukuk mahkemesinde açılacak vesayet davası ile mümkün olur. Vesayet davasında vesayet altına alınacak kişinin kısıtlı olduğu tespit edilir ve mahkemece kişinin hak ve menfaatlerini korumak üzere bir vasi ataması yapılır. Vesayet davası kapsamında atanan vasi, kişi adına hukuki işlem yapmaya yetkili olur. Bazı işlemlerde tekrar mahkemeden izin alması gerekecektir.
Vesayet davasında kısıtlanacak olan kişi savurganlığı sebebiyle, kötü yaşam sürmesi sebebiyle, kötü yönetim sergilemesi sebebiyle, uyuşturucu madde bağımlılığıyla, alkol bağımlılığıyla ya da kendi isteği ile kısıtlanması durumlarında hâkim kişiyi dinlemek zorundadır. Eğer kişi akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlanacaksa o halde hâkimin kararını verebilmesi için bir sağlık kuruluşu raporuna ihtiyacı olacaktır.
Yukarıda da değinildiği gibi kısıtlama sebepleri çeşitlilik gösterdiğinden dava sürecinde hakimin uygulayacağı prosedür de değişecektir. Vesayet davası sonunda kişi hakkında vesayet kararı verilirse eğer bu karar ilan edilecektir. Karar kısıtlanan kişinin yerleşim yeri ile beraber nüfusa kayıtlı olduğu yerde de ilan edilecektir.
TMK m. 410’a göre; “Kısıtlama kararı, kesinleşince hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilân olunur.”
Kısıtlama, iyiniyetli üçüncü kişileri ilandan önce etkilemez. İlan hususu aslında vesayete ilişkin en önemli hususlardandır. Medeni Kanun’a göre kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gerektirdiği ölçüde kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. İşte değinilen bu ilan hususu üçüncü kişilerin iyiniyet iddiasını ortadan kaldırmaktadır. Eğer kısıtlanan kişi ilandan önce üçüncü kişilerle işlem yapmışsa ancak o halde üçüncü kişinin iyiniyeti gündeme gelebilecektir.
Vesayet Kararı Ne Demek?
Vesayet altına alınmayı isteyen kişinin başvurusu üzerine veya bununla beraber vesayet altına alınması gereken bir durumun varlığı halinde Sulh Hukuk Mahkemesi’nde vesayet davası görülecektir. Mahkeme daha sonra şartların gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bir değerlendirme yapacaktır. Bu değerlendirmede kişi eğer savurganlığı, kötü yönetim sergilemesi, kötü yaşam sürmesi, alkol uyuşturucu bağımlılığı sebepleriyle veya kendi isteği ile kısıtlanacaksa mahkeme tarafından dinlenecektir. Eğer akıl hastalığı veyahut akıl zayıflığı sebebiyle kişi kısıtlanacaksa bu halde de resmi sağlık kuruluşundan rapor alınması gerekecektir. Bu rapordan veya kişi dinlendikten sonra Sulh Hukuk Mahkemesi kişiye vasi atanmasını gerekli görürse bir vesayet kararı verecektir. Bu kararla beraber kişiye bir vasi tayin edilecektir.
Vasi Nedir? Vasilik Nedir?
Kişi malvarlığının yönetimi ve kişilik haklarının korunması noktasında vesayet altına alınmakta bu kapsamda kendisine bir vasi tayin edilmektedir. Vasinin kim olabileceği, kim olamayacağı, hangi hak ve yetkileri olacağı, görevlerinin ne olacağı konusunda kanunda gerekli düzenlemelere yer verilmiştir. Vasinin yükümlülüğüne ilişkin kanuni düzenleme olan TMK m. 403’e göre;
“Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukukî işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.”
Vasiyi vesayet makamı atar. Vesayet makamı nedir sorusuna kanun cevap vermiştir. Kanuna göre vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemesidir. Sulh Hukuk Mahkemesi vasilik görevini ifa edebilecek bir ergini vasi olarak atayacaktır. Ancak kaç vasi atanması gerektiği konusunda kanunda bir sınırlama yoktur. Gereken hallerde vesayet makamı birden çok vasi atayabilir.
Vesayet makamı vasi tayin edeceği kişi konusunda takdir yetkisine sahiptir. Ancak Sulh Hukuk Mahkemesi’nin bu yetkisi sınırsız bir yetki değildir. Zira kanun bazı kişileri vasilikte öncelik sırasına koymuştur. Vesayet makamı vasi tayin ederken öncelikli kişileri gözetmeden karar veremeyecektir. TMK m. 414’e göre;
“Vasilik koşullarını sağlamak kaydıyla vesayet makamı vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini vasi tayin eder.”
Bununla beraber TMK m. 415’e göre;
“Vesayet makamı vesayet altına alınacak kişinin veya anne babasının gösterdiği kişiyi vasi olarak tayin eder.”
Ancak hem madde 414’te hem de madde 415’te belirtilen kişilerin vasiliği konusunda vasiliğe engel haklı sebeplerin varlığı halinde vesayet makamı bu kişileri vasi tayin etmekten kaçınabilir.
Vesayet makamı vasi tayin ettikten sonra vasi atama kararını vasiye hemen tebliğ edecektir.
Vasi kural olarak iki yıl için atanacaktır. Ancak Sulh Hukuk Mahkemesi bu süreyi her defasında ikişer yıl uzatabilecektir. 4 yılın sonunda vasi, vasilikten kaçınma hakkını kullanabilecektir.
Vasinin Görev ve Yetkileri
TMK’da vasinin görevlerinin ve yetkilerinin neler olduğu hususu açıkça yazılmıştır. Vasinin görevleri şunlardır:
- Vasi atanmasına karar verildiğinde vakit geçirmeksizin yönetilecek malvarlıklarına ilişkin defter tutulmalıdır. Bu defteri vasi ve vesayet makamının görevlendireceği biri tutacaktır.
- Vasi vesayet altındaki kişinin kişilik ve malvarlığına ilişkin menfaatlerini korumak zorundadır.
- Eğer vasi görevini yaparken vesayet altındaki kişiye bir zarar verirse bu zararından sorumlu tutulacaktır.
- Vesayet altındaki kişinin kendisi veya malvarlığının yönetimi için gerekli olmayan paralar, faiz getirmek üzere, vesayet makamı tarafından belirlenen millî bir bankaya yatırılır veya Hazine tarafından çıkarılan menkul kıymetlere çevrilir. Vasi eğer bu para yatırma işini 1 aydan fazla geciktirirse o halde faiz kaybını ödemeye mecbur bırakılır.
- Eğer vesayet altına alınan kişi küçükse bu halde vasi küçüğün eğitimi ve bakımı için gereken önlemleri almak zorundadır.
- Vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil eder.
Eğer vesayet altına alınan kişi ayırt etme gücüne sahipse bu kişi vasinin işlemlerine ve fiillerine karşı vesayet makamına şikâyette bulunabilir. Bununla beraber her ilgili de aynı şekilde vasinin işlem ve fiillerine karşı vesayet makamına şikâyette bulunabilir.
Vesayet Makamının İzni İle Yapılabilecek İşler
Vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemesidir. Kanun bazı hallerde vasinin değil bizzat Sulh Hukuk Mahkemesi’nin iznini gerekli kılmıştır.
- Taşınmazların alımı, satımı,
- Taşınmazın rehnedilmesi
- Taşınmazlar üzerinde aynî hak kurulması,
- Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçlarının dışında kalacak şekilde taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,
- Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
- Ödünç verme, ödünç alma,
- Uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmesi yapılması,
- Vesayet altındaki kişinin bir meslek veya sanatla uğraşması,
- Dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması (Ancak bu durumda acele bir hal varsa vasi geçici önlemler alabilir.)
- Mal rejimi ve miras sözleşmelerine ilişkin düzenlemeler
- Kambiyo taahhüdü altına girme,
- Borç ödemeden aciz beyanı,
- Vesayet altında olan kişi hakkında hayat sigortasının yapılması,
- Çıraklık sözleşmesi
- Vesayet altında olan kişinin bir bakım, eğitim veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
- Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi hallerinde vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin izni gerekecektir.
Yukarıda sayılan işlemleri vasi, vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin iznini almadan yaparsa eğer o halde yapılan işlem mahkemenin onaylamaması halinde geçersiz olacaktır. Yani mahkeme yapılan işleme sonradan onay verirse işlem geçerlilik kazanacaktır.
Denetim Makamının İzni İle Yapılabilecek İşler
Kanun bazı önemli işlemlerde vesayet makamının izninden sonra birde denetim makamının iznini aramıştır. Denetim makamı TMK m. 397 hükmüne göre Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Denetim makamının da izninin arandığı iş ve işlemler şunlardır:
- Vesayet altında bulunan kişinin evlât edinmesi
- Vesayet altında bulunan kişinin evlât edinilmesi
- Vesayet altında bulunan kişinin vatandaşlığa girmesi veya vatandaşlıktan çıkması,
- Vesayet altındaki kişi tarafından bir işletmenin devralınması veya işletmenin tasfiyesi,
- Kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,
- Vesayet altındaki kişinin bir kişiye ömür boyu aylık veya gelir bağlaması
- Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,
- Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,
- Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması, küçüğün ergin kılınması
Vasilik Görevinin Sona Ermesi
Vasilik görevi, vasinin fiil ehliyetini yitirmesi veya vasinin ölümüyle beraber sona erecektir. Bununla beraber vasilik görevinin 2 yıl olduğunu söylemiştik. Eğer süre uzatılmamışsa iki yıllık sürenin dolmasıyla da vasilik görevi sona erecektir.
Bazı hallerde vasi görevinden kendisi çekilmek zorunda kalacaktır. TMK m. 481’e göre vasiliğe engel bir sebebin orta çıkması halinde vasi görevinden ayrılmak zorunda kalacaktır.
Vesayet altına alınan kişinin menfaatleri gereği görevi sona eren vasi yeni vasi göreve gelene kadar zorunlu işleri yapmak zorundadır.
Yukarıda ifade edilenlerle beraber bazı hallerde vasi vesayet makamı tarafından görevden alınmaktadır. Vasinin vesayet makamı tarafından görevden alınacağı haller şunlardır:
- Vasinin görevini ağır suretle savsaklaması
- Vasinin yetkilerini kötüye kullanması
- Vasinin güven sarsıcı davranışlarda bulunması
- Vasinin borç ödemeden acze düşmesi
Vasiliğe İtiraz
Yukarıda da değindiğimiz gibi vasiliğe atanacak kişiler arasında öncelikli olanlar vardır. Vesayet altına alınacak kişinin yakınlar Sulh Hukuk Mahkemesi’nce öncelikli olarak vasi tayin edilirler. Ancak eğer vesayet altına alınacak kişi ile yakınları arasında bir menfaat çatışması varsa o halde mahkeme üçüncü bir kişiyi vasi olarak atayacaktır. Üçüncü kişi çeşitli sebeplerin varlığı halinde vasiliğe itiraz edebilecektir. Ancak vasi olarak atanan üçüncü kişilerin bu göreve itiraz edemeyeceği haller de mevcuttur. Vesayet altına alınacak kişi ile vasi eğer aynı yerleşim yerinde ikamet ediyorsa bu halde vasi, vasilik görevini kabul etmek zorunda kalacaktır.
Vasi görev süresi olan iki yıllık süre dolmadan da kaçınma sebeplerini ileri sürerek vasilik görevinden alınmasını isteyebilir.
TMK m. 417’de vasilik görevini ifa etmekten kaçınabilecek kişiler düzenlenmiştir. Buna göre:
- Altmış yaşını doldurmuş olanlar
- Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar,
- Dörtten çok çocuğun velisi olanlar,
- Üzerinde vasilik görevi olanlar,
- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar, hâkimlik ve savcılık mesleği mensupları vasiliği kabul etmeyebilirler.
Yukarıda sayılan kişiler vasiliği kabul edip etmeme konusunda takdir yetkilisi olan kişilerdir. Bununla beraber vasiliğe engel olan sebepler de kanunda düzenlenmiştir.
- Kısıtlılar,
- Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler,
- Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar,
- İlgili vesayet daireleri hâkimleri vasi olamayacaklardır.
Vesayetin Kaldırılması Davası
Öncelikle belirtmek gerekir ki vesayet altına alınmayı gerektiren her sebepte vesayetin kaldırılması için bir vesayetin kaldırılması davası açmaya gerek olmayacaktır. Şöyle ki; velayet altında olmayan küçüğün vesayet altına alınması halinde bu vesayet küçüğün ergin olmasıyla beraber kendiliğinden ortadan kalkar. Bununla beraber bir yıl veya daha uzun süreli hapis cezasına mahkûm edilme durumunda kişinin vesayet altına alınması halinde de vesayet hapis halinin son bulmasıyla kendiliğinden ortadan kalkar.
Bunun dışında kısıtlılar üzerinde vesayet ise Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile sona erecektir. Bu durumda bir vesayetin kaldırılması davası gündeme gelecektir. Vesayetin kaldırılmasına ilişkin talepte bulunma hakkı hem kısıtlıda hem de ilgililerden her birindedir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi vesayet altına alınma kararı ilan edilmektedir. Zira bu ilan 3. Kişilerin iyiniyet iddiasını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Tıpkı vesayet kararında olduğu gibi vesayetin kaldırılması kararı da ilan edilecektir.
Akıl hastalığı veya akıl zayıflı sebepleriyle vesayet altına alınma durumunda resmi sağlık kuruluşu raporu gerekmektedir. Bu kararın kaldırılması için de yine bir resmi sağlık kuruluşu raporu gerekecektir. Resmi sağlık kurulu raporuyla kişinin kısıtlanma sebebinin ortadan kalktığı belirlenmelidir.
Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığında kişi için verilen vesayet altına alınması kararının kaldırılması için son 1 yıldan beri vesayet altına alınmasını gerektiren sebepten ötürü herhangi bir şikâyetin olmaması şartı aranmaktadır.
Vesayet Davasına Bakmaya Yetkili Mahkeme
Vesayet davasında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Sulh Hukuk Mahkemeleri vesayet makamı olarak da görev yapmaktadır. Yetkili mahkeme ise vesayet altına alınacak kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Asliye Hukuk Mahkemeleri ise denetleme makamı olarak görev yapmaktadır. Yalnız yerleşim yerinden kasıt kişinin nüfusa kayıtlı olduğu yer değildir. İlgili Yargıtay ilamında da bu hususa açıklık getirilmiştir.
“Vesayet işlerinde yetki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 411/1 maddesi gereğince kısıtlının yerleşim yeri mahkemesine aittir. Mezkûr yetki, kamu düzenine ilişkin kesin yetki olup mahkeme tarafından resen dikkate alınması gerekecektir. Yerleşim yerinin ise adı geçen Kanunun 19 ile 22. maddeleri arasında düzenlenip, bir kimsenin nüfusa kayıtlı olduğu yer, yerleşim yeri olduğuna karine teşkil etmeyecektir.” (5. Hukuk Dairesi 2021/12145 E., 2021/13989 K.)
Sıkça Sorulan Sorular
Vasi ne demek?
Vasi, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından hukuki işlem yapamayan kimselere atanan temsilci demektir. Hükümlülük, reşit olmayan küçük yaştaki kişilerin velisi olmaması, akıl hastalığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı hallerinde mahkemece vasi atanır. Vasi, kişinin hak ve menfaatlerini korur.
Vasi nedir?
Vasi, kısıtlıların veya velisi olmayan küçüklerin menfaatlerini korumak üzere mahkemenin tayin ettiği kişidir. Mahkeme genelde vesayet altına alınacak kişinin eşini, yakınını veya onların seçeceği kişiyi vasi tayin eder. Vasi, kişinin hak ve menfaatlerini koruma yükümlülüğüyle onun adına hukuki işlem yapar.
Vasilik ne demek?
Vasilik, bir kimsenin akıl hastalığı, hükümlülük, yaş küçüklüğü, kısıtlılık gibi yetkin olmadığı hallerde malvarlığının yönetimi ve kişilik haklarının korunmasını sağlamak için atanan kişi demektir. Kişinin menfaati ne ise, mahkeme kararıyla atanan vasi tüm hukuki işlerde bu menfaatleri korumakla yükümlüdür.
Vasilik nedir?
Vasilik, devletin kısıtlı veya küçüklerin korunmasını sağlamak için düzenlediği kurumdur. Vasilik sayesinde, hukuki olarak işlem yapmaya yetkin olmayan kişilerin hak ve menfaatleri korunmuş olur. Mahkeme tarafından atanan vasi, vasiliğin Türk Medeni Kanununda belirlenen görevlerini yerine getirir.
Vesayet nedir?
Vesayet kısıtlıların ve velayet altında olmayan küçüklerin menfaatlerinin korunabilmesi için getirilen kavramdır. Sulh Hukuk Mahkemesi vesayet makamı olarak bir vasi tayin eder. Böylece vesayet altındaki kişinin menfaati ne gerektiriyorsa, mal varlığının ona göre korunması ve kişinin temsili amaçlanır.
Vesayet ne demek?
Vesayet; vasi olma, vasilik demektir. Hukuki anlamıyla vesayet; hükümlülerin, akıl hastası kişilerin, savurgan veya bağımlılığı olan kişilerin, velisi olmayan küçüklerin hak ve menfaatlerini korumak anlamına gelir. Sulh hukuk mahkemesi vesayet makamı olarak tanımlanmıştır ve vesayeti düzenlemekle görevlidir.
Vesayet davası nedir?
Vasi tayini talebiyle açılan davaya vesayet davası denir. Vasi tayin edilmesi bir kimsenin hukuki işlem yapma yeterliliği olmaması halinde gerekli olur. Bu durumda mahkemede vesayet davası açılarak kişi hakkında kısıtlılık kararı verilir ve bir vasi atanır. Böylelikle kişi adına hukuki işlemleri vasi yapar.
Vasi neler yapabilir?
Vasinin neler yapabileceği Türk Medeni Kanununda sayılmıştır. Esas itibarıyla kısıtlının kim olduğuna göre yapılması gerekenler değişir. Vasi bazı basit işlemleri tek başına yapabilir. Ancak bazı işlemleri yapmak için sulh hukuk mahkemesi veya bununla birlikte asliye hukuk mahkemesinden izin almalıdır.
Vasi miras alabilir mi?
TMK m. 462'ye göre vasi, kısıtlının adına mirasın paylaştırılması ve miras payının devri için sözleşme yapabilir. Miras ile ilgili işlemler için vasi sulh hukuk mahkemesinden izin almalıdır. TMK m. 463 uyarınca vasi mirası kabul veya reddedecekse önce sulh sonra asliye hukuk mahkemesinden izin almalıdır.
Vasi mal satabilir mi? Vasi tapuda işlem yapabilir mi?
Vasinin mal satabilmesi veya taşınmaz için tapuda işlem yapması mümkündür. Vasi mal satmak için önce sulh hukuk mahkemesinden izin almak zorundadır. Aksi halde vasinin mal satım işlemi geçersiz olur. Aynı şekilde tapuda herhangi bir işlem de mahkeme izni olmaksızın yapılmışsa vasinin işlemi geçersizdir.
Kimler vasi olamaz?
Türk Medeni Kanununun m. 418 hükmü ile kimlerin vasi olamayacağı sayılmıştır. Buna göre mahkeme; kısıtlıları, kamu hizmetinden yasaklı kimseleri, haysiyetsiz hayat süren kişileri, vasi atanacak kişiyle menfaati önemli ölçüde çatışan veya vasi atanacak kişiyle husumetli olan kimseleri vasi olarak atayamaz.
Vasilik kararı ne zaman çıkar?
Vasi tayini için dava açıldıktan sonra yapılacak işlemler kısıtlılık sebeplerine göre değişir. Kişinin yaş küçüklüğü gibi inceleme gerektirmeyen hallerde vasi kararı yaklaşık iki ay içerisinde çıkacaktır. Akıl hastalığı sebebiyle vasi atanıyorsa Adli Tıp Raporu'ndan rapor alınacağı için süre uzayacaktır.
Vesayet Davası Örnek Dilekçe
Vasi tayini dilekçesi aşağıdaki gibi örneklenebilir:
İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine
Davacı: Mehmet Ahmet (T.C. Kimlik No: 4328950*2023)
Vekili: Avukat Pınar Denktaş
Davalı: Hasımsız
Kısıtlı Adayı: Ali Aslı (T.C. Kimlik No:37289)
Konu: Ali Aslı’nın kısıtlanarak vesayet altına alınması ve vasi görevlendirilmesi talebidir.
Açıklamalar:
Kısıtlı adayı müvekkilin annesi olup kendisi 65 yaşını doldurmuştur. Müvekkilin annesi yaşı itibariyle hem kendisi hem de malvarlıkları ile ilgili sağlıklı kararlar alabilecek durumda değildir. Ayrıca kısıtlı adayı akıl hastası olup bu konuya ilişkin sağlık kurulu raporu ekte sunulmuştur. Kısıtlı adayı bu rahatsızlığı sebebiyle işlerini idare edememekte ve hayatını bakıma muhtaç bir şekilde sürdürmektedir. Bununla beraber kısıtlı adayı (malvarlığı ruhsat/tapu bilgileri) mal varlığı değerlerine sahiptir. Akıl hastası olması sebebiyle bu malvarlıklarını yönetememekte ve malvarlıklarını kötüniyetli 3. kişilere karşı koruyamamaktadır.
Bu sebeplerle Ayşe Elif’in kısıtlanarak vesayet altına alınmasını ve vasi olarak şahsımın atanmasını talep etmek gerekmiştir.
Hukuki Nedenler: Türk Medeni Kanunu
Deliller: Nüfus kayıt örneği, sağlık kurulu raporu, bilirkişi incelemesi, tanık ve her türlü yasal delil.
Sonuç Ve İstem: Yukarıda açıkladığım ve re’sen gözetilecek hususlara binaen;
Annem Ayşe Elif’nin vesayet altına alınmasını ve vasi olarak şahsımın görevlendirilmesini sayın mahkemeden saygıyla arz ve talep ederim. 01.01.2023
Davacı Vekili
Avukat Pınar Denktaş
Vesayet Davası Harcı Ne Kadar?
Vesayet davası harcı maktu harçtır. Bu harç Yargı Ücretleri Tarifesi’ ne göre alınır. Dava açarken öncelikle bu harcın yatırılması gerekmektedir. Bununla beraber kişi isterse bir vasi avukatı desteği alabilecektir. Vesayet avukatı ücreti şeklinde sabit bir ücret olmamakla beraber avukat her yıl yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirtilen miktarda daha düşük bir ücret belirleyemeyecektir.