Velayeti Annede Olan Çocuğun Babasının Hakları

Velayet hakkı, yalnızca anne ve babaya verilen çocuğun üzerinde mutlak hak doğuran bir haktır. Çocuğun velayetinin mahkeme tarafından anneye verilmesi kararlaştırılmış olabilir. Her ne kadar velayet hakkı anneye verilmiş olsa da çocuğun babasının da hakları bulunmaktadır.

Çocuğu Görme Hakkı

Her ne kadar velayet hakkı babada olmasa da babanın çocuğunu görme hakkı vardır. Öyle ki baba çocuğunu göremez ise mahkemeye bu konuyla ilgili başvuruda bulunabilir. Çocuğunu görmek her ebeveynin hakkıdır. Herhangi bir kusur sebebiyle aksi kararlaştırılmadıkça babanın çocuğunu görme hakkı vardır. Ancak, eğer mahkeme babanın çocuğunu görmesini çocuğun psikolojik, ruhsal, fiziksel gelişimi açısından zararlı görüyorsa aksi halde karar alabilir. Bu durumda mahkemenin kararı esastır. Mahkeme babanın çocuğunu görmesi konusunda aksi bir karar vermemiş fakat anne babanın çocuğunu görmesine engel oluyor ise babanın mahkemeye başvurma hakkı saklıdır. Ayrıca, mahkemenin belirlemiş olduğu görüş günlerinde baba çocuğunu görmelidir. Herhangi bir gerekçe ile anne çocuğu babaya göstermemezlik yapamaz.

Velayet hakkına sahip taraf diğer tarafı çocuk ile görüştürmüyor ise Yargıtay kararlarınca iki durum ortaya çıkmaktadır. Eğer çocuk idrak yaşında ve diğer taraf ile görüşmek istemiyor ise bu durumda çocuğun kararları esastır. Ancak eğer çocuk idrak yaşında değil veya velayet hakkına sahip taraf zoruyla babayla veya anneyle görüştürülmüyor ise bu konuda mahkeme karar vermelidir. Genellikle anne çocuğu babaya göstermiyorsa mahkeme, velayetin değiştirilmesi ve babaya verilmesine karar vermektedir.

Çocuk ile İletişim ve Bağ Kurma Hakkı

Her anne ve babanın çocuğu ile iletişim ve bağ kurma hakkı vardır. Anne ve baba boşanmış ve çocuğun velayetinin annede kalması kararlaştırılmış olabilir. Bu durum da dahil olmak üzere her durumda baba çocuğu ile iletişim ve bağ kurma hakkına sahiptir. Mahkeme tarafından belirlenen görüş günlerinde çocuk ve baba bağ kurmaktadır. Eğer görüş gününde olağanüstü bir gerekçeyle baba ve çocuk görüşememişse bir başka güne görüş sağlanmalıdır. Görüş günü görüşememiş baba ve çocuk anne ile ortak belirlenecek uygun bir günde babanın isteği dahilinde mutlaka görüşmelidir. Annenin babayı çocuğuyla görüştürmemesi dava sebebidir.

Çocuk ile Kişisel İlişki Kurulmasını İsteme Hakkı

Türk Medeni Kanunu’nun 123. maddesine göre: “Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.” Dolayısıyla, velayet hakkı kendisine bırakılmayan veya bulunmayan babanın da çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı bulunur. Kişisel ilişki kurulması konusunu hakim belirlemektedir. Hakimin dikkat ettiği konular çocuğun üstün yararı doğrultusunda özellikle sağlık ile eğitim ve öğretim hayatıyla ilgili menfaatidir. Hakim, velayet hakkına sahip olmayan baba ile çocuğun kişisel ilişki kurarken tek başına ya da refakatçi ile birlikte olup olmayacağına da çocuğun üstün yararı ilkesine bağlı olarak karar vermektedir. Çocuk, ayırt etme gücüne sahip bir yaşa gelmiş ise (genel olarak 12 kabul edilir) ve kendini ifade edebilecek yetkinlikte ise çocuğun beyanı önem taşımaktadır. Çocuk babasıyla kişisel ilişki kurmak istemiyor olabilir. Pedagog ya da sosyal bilimci yardımıyla çocuğun beyanı mahkemede önem arz eder. Kurulacak olan kişisel ilişkinin artırılıp azaltılacağına ya da tamamen ortadan kaldırılacağına dair dava hakkı her daim mümkündür. Bu konuda görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.

Çocuğun İhtiyaçlarını Karşılama Hakkı

  • 18 yaşının altındaki her birey Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre küçük (çocuk) sayılır.
  • Çocukların hakları şu şekildedir:
  • Eğitim hakkı 
  • Kendi mesleğini belirleme hakkı
  • Fikirlerini geliştirme ve beyan etme hakkı 
  • Mahremiyet hakkı 
  • Şiddetten korunma hakkı
  • Barınma hakkı
  • Sosyalleşme hakkı

Velayet hakkı bulunan ebeveynin her halükârda çocuğun yukarıda sayılan haklarına saygı duymak ve destek çıkmak konusunda yükümlülüğü vardır. Velayet hakkı bulunmayan taraf da çocuğunun bu haklarını karşılama hakkı bulunmaktadır. Babanın, çocuğunun fikirlerini geliştirmesini ve beyan etmesine yardımcı olma hakkı, mahremiyetini koruma hakkı, şiddetten korunması için çocuğunu koruma hakkı, barınacak yeri olmayan çocuğu için barınmasını sağlama hakkı ve sosyalleşme hakkı vardır. Örneğin görüş günlerinde; çocuğun babasıyla birlikte alışverişe çıkması ya da parka gitmesi mümkündür.

Velayetin Değiştirilmesini Talep Etme Hakkı

Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, ayırt etme gücüne sahip olduğu kabul edilen çocuklara kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini belirtmelerine olanak tanınmasını ve bu görüşlerin dikkate alınması gerektiğini öngörmektedir. Ayrıca Türk hukukunda da;

“Mahkemece yaşı sebebiyle idrak çağında bulunan ortak çocuk velayeti konusunda görüşüne başvurulmuş ise de, aradan geçen zaman ve çocuğun baba ile kişisel ilişki sırasında beyanın alınması sebebiyle ortak çocuğun bizzat ya da istinabe yoluyla; eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri  konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin tekrardan hakim tarafından kendisine sorulması sayılı kararlan) ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman ya da uzmanlardan (4787 Sayılı Kanun m.5) ortak çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal İnceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-Karar: 2017/2656).

şeklinde karar alınmıştır. 

Genelde çocuk, 8 yaşından itibaren idrak çağında kabul edilmektedir. Ayrıca, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveynin yaşadıkları yerde ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek velayet konusunda bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi- Karar: 2017/319).

Annenin maddi durumu yetersiz veya baba ile annenin maddi durumu arasında gözle görülür şekilde fark var ise velayetin babaya verilmesi yüksek ihtimaldir. Ayrıca anne küçük, kısıtlı ise veya annenin yaşam koşulları bir çocuk için uygun değil ise yine velayet babaya verilmelidir. Bununla birlikte velayet kendisinde olamayan eş de çocuğun giderlerine maddi durumunun elverdiği düzeyde destek olmak durumundadır.

Velayetin davasında esas olan çocuğun üstün yararıdır. Bu doğrultuda çocuğa istemediği bir şey zorla yaptırılamaz, alıştıkları çevreden ayrılmamalıdır. Davanın her aşamasında delil sunulabilir. Velayet davası, kamu düzeni ile ilişkili olup re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu bir dava türüdür. Velayet davası, eşler arasında yaşanabilecek her türlü çekişmeden dolayı çocukların da psikolojik ve ruhsal durumunu yıpratabilmektedir. Bu nedenle bir avukat eşliğinde yürütülmesi tavsiye edilir.

Çocuğun Bakım ve Eğitim Giderlerine Katılma Hakkı

Türk Medeni Kanunu’nda velayet hakkı olmayan babanın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma hakkı konusunda açık hüküm bulunmaktadır. Buna göre Türk Medeni Kanunu m. 182/2 şu şekildedir:

“Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.”

Bu maddeye bağlı olarak, velayet hakkının hangi tarafta olduğu fark etmeksizin hem anne hem de baba çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında eşit derecede katılmakla yükümlüdür.