Tanıma ve Tenfiz
Tanıma ve tenfiz, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun kapsamında düzenlenmiştir. Tanıma ve tenfiz, esasen, yabancı mahkeme kararlarının Türk hukuku tarafından kabul edilmesini ve Türkiye’de icra edilmesini sağlar. Yabancı mahkemelerde verilen her kararın Türkiye'de uygulanabilmesi için tanıma ve tenfiz usulünün tamamlanması gerekir. Tanıma ve tenfiz kararı kural olarak mahkemelerce verilebilir. Ancak boşanmalar bakımından istisna olarak 2017'den itibaren idari makamlar da tanıma tenfiz için yetkili kılınmıştır.
Tanıma Kararı Ne Demek?
Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş bulunan hükmün sahip olduğu kesin hüküm veya kesin delil kuvvetinin yabancı bir ülkeye de teşmili ve yabancı bir ülkede de kabulü bakımından izlenmesi gereken prosedüre “tanıma” denir.
Tanıma, yabancı mahkeme kararlarının kesin hüküm kuvvetinin, icra kabiliyetinden bağımsız olarak göz önünde bulundurulmasına denir.
Tenfiz Kararı Ne Demek?
Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş bulunan hükmün sahip olduğu icra edilebilirlik kabiliyetinin yabancı bir ülkede etki göstermesi bakımından gereken prosedüre “tenfiz” denir.
Tanıma Ve Tenfiz Arasındaki Fark Nedir?
Mahkeme kararları “kesin hüküm kuvveti” ve “icra edilebilirlik” olarak iki tür sonuç doğurmaktadır. Doğurduğu sonuca göre ise farklı çeşitlere ayrılmaktadır.
- “İnşai kararlar” ve “tespit kararları” kesin hüküm kuvvetine sahiptir ancak icra kabiliyeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu kararlar cebri icra konusu yapılmamaktadır. Yabancı bir mahkeme tarafından verilen inşai kararlar ve tespit kararları ile ortaya konulan adli hakikatin Türk hukuku bakımından sonuç doğurması için tanınması yeterli olmaktadır.
- Bir şeyin verilmesine, yapılmasına veya yapılmamasına ilişkin hükümlere “eda kararı” denmektedir. Eda kararları hem kesin hüküm kuvveti hem de icra kabiliyeti taşımaktadır. Bu tür kararlar sonucunda davacının hukuki bakımdan tatmini için devletin icra organları aracılığıyla davalının malvarlığına el atılması yahut davalının muayyen bir şekilde davranmasının sağlanması gerekmektedir. Yabancı bir mahkeme tarafından verilen eda kararlarının, Türkiye’de cebren icra edilmesi gerektiğinden tenfiz edilmesi gerekmektedir.
Tanıma Ve Tenfiz Arasındaki İlişki Nedir?
Yabancı bir mahkeme kararı bakımından Türk mahkemeleri tarafından verilen tenfiz kararı, tanıma kararını da bünyesinde barındırmaktadır. Zira bir yabancı mahkeme kararının Türkiye’de icra edilebilme kuvveti kazanması için öncelikle Türk mahkemelerinin bu yabancı karara kesin hüküm kuvveti kazandırması gerekmektedir. Ancak bu etkinin doğması bakımından tenfiz kararı verilmesinden önce ayrı bir tanıma kararı alınmasına gerek bulunmamaktadır. Çünkü tanıma kararı, tenfiz kararını da içermektedir.
Tenfiz Şartları Nelerdir?
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi bakımından temel hukuki düzenleme olan 5718 sayılı MÖHUK ile tanıma ve tenfiz “karşılılık şartı” dışında aynı koşullara bağlanmaktadır.
Bir yabancı mahkeme kararının, Türk hukukunda tanıma tenfiz davası konusu olabilmesi için taşıması gereken nitelikler üç aşamada düzenlenmektedir.
- Öncelikle MÖHUK m. 50 ile öngörülen “ön şart” niteliğinde bulunan koşullar incelenmektedir.
- Ardından MÖHUK m. 54 ile öngörülen “esas şartlar” bakımından kontrol edilmektedir.
- Son olarak MÖHUK m. 55 (2) ile öngörülen “tanıma ve tenfiz engelleri” yönünden değerlendirilmektedir.
Söz konusu hükümlerde öngörülen koşulları taşıyan bir yabancı mahkeme kararı hakkında Türk mahkemesi tanıma veya tenfiz kararı vermek zorundadır.
Kanunda öngörülmeyen şartları karşılamayan yabancı mahkeme kararları bakımından ise tanıma ve tenfiz talebi reddedilmektedir. Tanınması ve tenfizi reddedilen yabancı mahkeme kararının Türk mahkemelerinde görülen davalarda “takdiri delil” olarak kullanılması mümkündür.
Kural olarak, tanıma ve tenfiz koşulları hususunda re’ sen araştırma ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla kanunda aranan tanıma tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği mahkeme tarafından re’ sen araştırılmak zorundadır.
İstisnai olarak ise re’ sen araştırma ilkesinin geçerli olmadığı ve davalının ileri sürmesi şartıyla mahkeme tarafından dikkate alınan koşullar bulunmaktadır. Bu koşullar şöyledir:
- Aşırı yetki (MÖHUK m. 54/b)
- Savunma haklarının ihlali (MÖHUK m. 54/ç)
- Tenfiz engelleri (MÖHUK m. 55/2)
Tanıma Ve Tenfizin Ön Koşulları Nelerdir?
Yabancı Bir Devlet Mahkemesi Tarafından Verilmiş Bir İlamın Bulunması
Tanınması veya tenfizi talep edilen kararın yabancı bir devlet mahkemesi tarafından verilmiş olması aranır. Söz konusu kararın bir mahkeme tarafından verilmiş olup olmadığı kararın verildiği ülke hukukuna göre belirlenir.
Milletlerarası anlaşmalar veyahut özel kanun hükümleri tarafından cevaz verildiği takdirde yabancı idari makamlar tarafından verilen kararların da tanıma tenfiz davası konusu olması mümkündür.
Dikkat edilmelidir ki yabancı hakem kararları ya da uluslararası mahkemeler tarafından verilen kararların tanınması ve tenfizi mümkün değildir.
Bunun yanı sıra, mahkemeler tarafından verilmiş ilam niteliği taşımayan kararların da tanınması ve tenfizi mümkün değildir. Örneğin ara kararlar, geçici kararlar, sulh kararları, iflas kararları vb. Türk mahkemelerinde tanıma tenfiz davası konusu yapılamaz.
Yabancı Mahkeme Kararlarının Hukuk Davalarına İlişkin Olması
Burada aranan nitelik kararı veren mahkemenin sıfatına ya da karara verilen isme göre değil, kararın hükümlerine göre taşıdığı niteliğe göre tespit edilmektedir. Bu tespitin vasıflandırma işlemi ile yapılması gerekmektedir.
Tanıma tenfiz davası konusu yapılmak istenen kararın özel hukuk ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlık hakkında verilmiş olması aranır. Dolayısıyla saf idari kararlar, kartel ve patent hukukuna ilişkin kararlar, sosyal sigorta kararları, iflas kararları vb. hükümler tenfize elverişli değildir.
Kararın Kesinleşmiş Olması
Yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfiz edilmesi için sahip olması gereken niteliklerden biri de kesinleşmiş olmasıdır. Dolayısıyla geçici nitelikteki ihtiyati tedbir ve haciz kararlarının tanınması ve tenfizi mümkün değildir.
Yabancı mahkeme tarafından verilen kararın şekli ve maddi anlamda kesinleşip kesinleşmediği kararın verildiği ülke hukukuna göre belirlenmektedir.
Bu hususu ispat zımnında, davacı tarafından kesinleşme şerhi yahut belgesinin dava dilekçesine eklenmesi istenmektedir.
Tanıma Ve Tenfizin Esas Koşulları Nelerdir?
Kararın Verildiği Ülke İle Türkiye Arasında Karşılıklılık (Mütekabiliyet) Bulunmalıdır
Türkiye ile kararın verildiği devlet arasında akdi, fiili veya hukuki bir karşılıklılık bulunması gerekmektedir. Mütekabiliyet hallerinden birinin tek başına mevcudiyeti bu koşulun karşılanması bakımından yeterli görülmektedir.
Karar, Türk Mahkemelerinin Münhasır Yetkisine Giren Bir Konuda Verilmiş Olmamalıdır Ve Yabancı Mahkeme Kendisini “Aşırı Yetki” Teşkil Edecek Surette Yetkili Görmüş Olmamalıdır
Bu hüküm ile yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de tanınması veya tenfiz edilmesi bakımından iki koşul öngörülmektedir.
Öncelikle, tanıma veya tenfiz talebine konu olan yabancı mahkeme kararın ilişkin olduğu uyuşmazlık bakımından Türk mahkemeleri münhasır yetkiye sahip bulunmamalıdır.
Türk mahkemelerinin münhasır yetkisi, pozitif hukuk normunun düzenlenme amacının ve varlık sebebi dikkate alındığında mutlak şekilde ve yalnızca Türk mahkemelerinde görülmesini sağlamak amacıyla konulmuş olması sonucuna ulaşılması gerekmektedir.
Türk hukukunda bulunan münhasır yetki kuralına dört örnek verilmesi mümkündür:
- HMK m. 12 ile düzenlenen taşınmazın aynından doğan davaların yalnızca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğine ilişkin yetki kuralı münhasır nitelikte sayılmaktadır.
- İİK m. 154/3 ile düzenlenen iflas kararı vermeye yetkili mahkemenin borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olduğuna ilişkin norm münhasır yetki kural olarak kabul edilmektedir.
- Yargıtay’a göre vesayet işlerinde Türk mahkemelerinin yetkisi münhasır yetkili kabul edilmektedir.
- Avrupa Birliği’ne üye devletler arasında yürürlükte bulunan Brüksel I Tüzüğü m. 24/4’e göre resmi kayıtların geçerliliğine ilişkin davalar ile fikri ve sınai hakların tescil veya geçerliliğine ilişkin davalar için tescil yeri mahkemesi münhasır yetkili kılınmaktadır.
İkinci olarak, milletlerarası yetki kurallarının ve bu kuralların tespitinde esas alınan bağlantı noktalarının tayin ve tespitinde zayıf, geçici, suni ve subjektif esaslara dayalı olması halinde söz konusu kural “aşırı yetki kuralı” olarak nitelenmektedir.
Karar, Türk Kamu Düzenine Açıkça Aykırı Olmamalıdır
Yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi için Türk kamu düzeninin müdahalesini gerektirebilecek bir hüküm taşımaması şart olarak kabul edilmektedir.
Tanıma ve tenfiz talebine konu yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırı kararı olup olmadığının tespiti, esas itibariyle hâkimin takdirine bırakılmaktadır. Fakat hakim, takdir yetkisini kullanırken milletlerarası özel hukukun varlık nedenini ve genel ilkelerini dikkate almalıdır.
Yabancı bir kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı sayılabilmesi için kararda yer alan hüküm fıkrası bakımında Anayasanın veya hukuk sisteminin temel ilkelerine, Türk toplumunun genel örf adet ve ahlak telakkilerine aykırılık taşıması gerekmektedir.
Karar, Davalının Savunma Haklarına Riayet Edilerek Verilmiş Olmalıdır
Kanun, tanıma tenfiz davası için savunma haklarına riayetsizliğin bir ret sebebi olarak dikkate alınması davalının itirazına bağlanmaktadır.
Savunma haklarına riayet edilip edilmediği, esas davanın görüldüğü ülke hukukuna göre belirlenmektedir. Davanın görüldüğü ülke hukukundaki savunma hakkına ilişkin düzenlemelerin, bu hakkın kullanılmasını ortadan kaldırıcı, zorlaştırıcı veya kısıtlayıcı nitelikte olması bu şartın eksikliğine yol açmaktadır.
Davalının savunma haklarına riayet edilip edilmediği üç husus incelenmek suretiyle tespit edilmektedir. Kararın verildiği yabancı mahkemenin bulunduğu yer kanunları uyarınca usulüne uygun olarak,
- Davaya çağırılmış bulunması
- Davada temsil edilmiş bulunması
- Gıyapta hüküm kurulması bakımından aranan şartların varlığı halinde bu şekilde hüküm kurulmuş olması
halinde davalının savunma haklarına riayet edildiği kabul edilmektedir.
Tanıma Ve Tenfize Engel Diğer Sebepler Nelerdir?
- Yabancı Mahkeme Kararının Kısmen Veya Tamamen Yerine Getirilmiş Olması: Yabancı bir mahkeme kararına konu olan alacağın ifa edilmiş olması, bu alacağı hüküm altına alan yabancı kararın tanınmasına ve tenfiz edilmesine engel olmaktadır.
- Yabancı Kararın Yerine Getirilmesine Engel Bir Sebebin Ortaya Çıkmış Olması: Yabancı kararın yerine getirilmesine engel sebepler, borçludan kaynaklanan fiili sebepler değil hukuki nitelik taşıyan sebepler olarak aranmaktadır. Örneğin, borçlunun ifa güçlüğü içinde bulunması bu nitelikte değilken borçlunun ibrası yabancı kararın yerine getirilmesine engel bir sebep olarak değerlendirilmektedir.
Tanıma Ve Tenfiz Nasıl Yapılır?
Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasının üç şekilde sağlanması mümkün olmaktadır:
- Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi usulüne uygun şekilde açılacak bir dava ile istenebilmektedir. Tenfiz davasında dava dilekçesi, tevzi bürosu, ön büro veya tevzi işiyle görevlendirilen yazı işleri personeline teslim edilmektedir. Dava dilekçesi, harç ve gider avansı tahsil edildikten sonra tevzi edilmekte ve tevzi formunun bir örneği başvuru sahibine verilmektedir. Tevzi işlemi tamamlandığında dosya hangi mahkemeye gönderilmiş ise o mahkemenin esas kaydından numara alınmakta ve sistem tarafından aynı anda tevzi formu düzenlenmektedir.
- Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi usulüne uygun şekilde açılacak olan karşı davada istenebilmektedir. Karşı dava, asıl davada sunulan cevap dilekçesiyle açılmaktadır. Karşı davanın açılması, asıl davanın açılması ve halen görülmekte olmasına bağlı bulunmaktadır. Karşı davada ileri sürülecek tenfiz talebi ile asıl dava arasında bağlantının bulunması gerekmektedir.
- Yabancı ülke adli veya idari makamları tarafından evliliğin butlanı, boşanma, evliliğin iptaline ilişkin olarak verilen kararların tanıma davası açılmaksızın nüfus kütüğüne tescil edilmesi mümkün olmaktadır.
Boşanmanın İdari Makamlarda Tescili
Yabancı ülke makamları tarafından boşanma kararlarının dava açmaksızın nüfus kütüğüne tescil edilmesi mümkündür. Bu hususun gerçekleşmesi bakımından kanunda aranan birtakım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. NHK m. 27/A tarafından aranan şartlar şöyle sıralanmaktadır:
- Yabancı ülke adli veya idari makamı tarafından verilen karar bulunmalıdır.
- Yabancı ülke kararı kesinleşmiş olmalıdır.
- Yabancı ülke kararı evlilik ve boşanmaya ilişkin olmalıdır.
- Yabancı ülke kararı kamu düzenine aykırı olmamalıdır.
- Yabancı ülke kararının tescili başvurusu bulunmalıdır.
Boşanmanın idari tescilini yapabilecek merciler:
- Kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler
- Taraflardan birinin yerleşim yeri il nüfus müdürlüğü
- Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Kahramanmaraş, Samsun, Siirt, Sivas, Trabzon, Şanlıurfa, Van il nüfus müdürlükleri
İdari yoldan boşanmanın tescili için gerekli belgeler:
- Başvuru formu
- Aile kütüğüne tescili talep edilen usulüne göre onaylanmış kararın aslı ile noter veya dış temsilcilik tarafından onaylanmış veya ilgili ülkenin yetkili makamı tarafından Apostil şerhi tatbik edilerek onaylanmış Türkçe tercümesi
- Adli veya idari makam kararında kesinleşme şerhi yoksa kararın verildiği ülke kanunlarına göre kesinleştiğine dair onaylanmış belge veya yazının aslı ile noter veya dış temsilcilik tarafından onaylanmış belge veya ilgili yetkili makamı tarafından Apostil şerhi tatbik edilerek onaylanmış Türkçe tercümesi
- Kimlik veya pasaport fotokopileri, taraflar yabancı ise noter tasdikli Türkçe tercümeleri
- Noter tarafından düzenlenen fotoğraflı özel vekaletnamenin aslı veya onaylanmış aslına uygun örneği
Tanıma Ve Tenfiz İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?
MÖHUK m. 53 hükmünde tanıma ve tenfiz davasında dava dilekçesine eklenecek belgeler gösterilmektedir. Dava dilekçesine eklenecek belgeler, davacı tarafından dava dosyasına ibraz edilmektedir. Mahkeme tarafından bu belgelerin temin edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
Tanıma tenfiz davası için dava dilekçesine eklenmesi gerekli belgeler şöyledir:
- Yabancı mahkeme ilamının onanmış aslı veya onanmış örneği
- İlamın kesinleştiğini gösteren yazı veya belge
Söz konusu belgelerin dava dilekçesine eklenmesi HMK m. 114/f.2 gereği dava şartı niteliğindedir. Dolayısıyla bu belgelerin eklenmemesi halinde dava şartı eksikliği söz konusu olmaktadır.
Mahkeme, söz konusu belgelerin eksikliği halinde davacı tarafa kesin süre vermek suretiyle belgeleri tamamlatma yoluna gitmektedir. Ayrıca, bu belgelerin eksikliği davanın her aşamasında ileri sürülebilmektedir.
Tanıma Ve Tenfiz Kararının Etkisi Nedir?
Yabancı mahkeme ilamı, tanınmamış ise hukuken geçerli bir hükmün sonuçlarını doğurmamaktadır. Tanıma, yabancı mahkeme ilamının bir başka ülkede kesin hüküm veya kesin delil olarak kabul edilmesini sağlamaktadır.
Kesin hüküm etkisi, kararın hüküm kısmına yönelik olmaktadır. Ayrıca, yalnızca davanın tarafları bakımından etki göstermektedir. Yabancı ilamın tanınması halinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık kesin hüküm etkisi sebebiyle bir daha Türk mahkemelerinde dava konusu yapılamamaktadır.
Dikkat edilmelidir ki, velayet hususunda yapılan düzenleme kesin hüküm oluşturmamaktadır. Dolayısıyla velayet düzenlemesi içeren bir yabancı ilamın tanınması, Türk mahkemelerinde aynı hususa ilişkin dava ikame edilmesine engel olmamaktadır.
“Özellikle velayete ilişkin kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip, durumun değişmesi halinde yeni koşullara göre düzenleme yapılabileceğine (…)” (Y. 2. HD, 12/04/2010, 17713 – 7037)
Tenfiz, yabancı mahkeme hükmünün başka bir ülkede zorla icrai etkisinin kabulü anlamına gelmektedir.
Yabancı ilamın tenfizinin etkisi iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. İlk olarak tenfiz, yabancı mahkeme kararının kesin hüküm veya kesin delil etkisinin ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
İkinci olarak ise yabancı mahkeme ilamının icra edilebilirlik niteliğini kazanmasını sağlamaktadır. Tenfizine karar verilen yabancı ilamlar, Türk mahkemelerinden verilmiş ilamlar gibi icra olunmaktadır.
Hangi Kararlar Tanıma Konusu Yapılır?
Tespit kararları ve yenilik doğuran/inşai kararların tanınması mümkün, fakat tenfizi mümkün değildir. Bu kararlar yalnızca tanıma konusu yapılmaktadır.
Muayyen bir hukuki ilişkinin var olup olmadığı hususunun belirlendiği kararlara tespit kararı denmektedir. Var olmayan bir hukuki durumun kurulması yahut var olan hukuki durumun kaldırılması ya da değiştirilmesini amaçlayan kararlara inşai karar denmektedir. Örneğin boşanma kararı bir inşai karardır.
Dolayısıyla yabancı bir boşanma ilamının Türk hukuku bakımından kesin hüküm kuvveti kazanması için tanınması gerekmektedir. Bunun yanında isim değişikliği tanıma tenfiz prosedürü bakımından bu kararların tanınması da mümkündür.
Boşanma Kararının Tanınması
Yabancı bir mahkeme ilamının boşanma kararına ilişkin olması halinde taraflar, boşanma kararına Türkiye’de geçerlilik kazandırmak istedikleri takdirde tanıma davası açılır.
Aksi takdirde, yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş bulunan boşanma kararı Türk hukuku bakımından sonuç doğurmaz. Bu yüzden boşanma tanıma tenfiz prosedürü izlenmesi gerekir. Bu sayede Türkiye’de boşanma kararı tanınan taraflar yönünden evlenmenin hukuki sonuçları geçerliliğini korur.
Nüfus Müdürlüğünde Boşanmanın Tanınması
Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 27/A uyarınca yabancı ülke adli veya idari makamlarınca verilen boşanma kararının nüfus kütüğüne tescil edilmek suretiyle tanınması mümkündür.
Taraflardan birinin başvurusu ya da Türk vatandaşı olan taraf ya da vekilinin tek başına başvurusu üzerine tanıma gerçekleşir.
Tanınması istenilen karar, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adli veya idari bir makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olmalıdır.
Hangi Kararlar Tenfiz Konusu Yapılmaktadır?
Yabancı bir ilamın nafaka, velayet, tazminat, mal paylaşımı kararı olması halinde Türk hukuku bakımından icra edilmesi için tenfiz edilmesi gerekmektedir.
Nitekim, bu kararlar birer eda kararıdır. Eda kararlarının tenfizi mümkündür. Eda kararları aynı zamanda tespit hükmü içermekte olduğundan söz konusu kararların tanınmasının istenmesi de mümkündür. Ancak eda kararının Türk hukuku bakımından icrasının mümkün olması tenfiz edilmesine bağlıdır.
Nafaka Kararının Tenfizi
Yabancı bir mahkeme ilamı boşanmanın yanı sıra nafaka, velayet, tazminat vb. hususlarında hüküm içermekte ise bu kararların tenfiz edilmesi gerekmektedir. Boşanma kararının tanınması tek başına boşanmanın ferileri dediğimiz bu hususlar yönünden sonuç doğurmamaktadır.
Velayet Kararının Tenfizi
Yabancı bir mahkeme ilamında velayet hususunda hüküm bulunması halinde kararın Türkiye’de icra edilmesi için tenfiz edilmesi gerekmektedir.
Ancak yabancı mahkeme ilamlarında genellikle velayete ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Çünkü uluslararası hukukta boşanma sonrası velayetin ortak kullanılacağı anlayışı yaygındır. Eğer yabancı mahkeme ilamında velayetin ortak kullanılacağına ilişkin bir hüküm bulunuyorsa tenfiz edilmesi mümkündür.
Boşanma kararı için tanıma tenfiz nüfus müdürlüğü tarafından yapılmış ise prosedür değişir. Kararda velayete ilişkin bir hüküm varsa ya da ergin olmayan bir çocuk bulunmasına rağmen velayet tesis edilmemiş ise nüfus müdürlüğü bu durumu aile mahkemesine ihbar eder. Bu durumda aile mahkemesi tarafından re’ sen velayet hükmü kurulması gerekir.
Tanıma Tenfiz Davalarında Revizyon Yasağı
Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizini kabul eden devletler farklı sistemler uygulamaktadır. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı devletler, yabancı mahkemenin esasa uyguladığı hukuk ile kendi usul hükümlerini doğru uygulayıp uygulamadığını yeniden incelemeyi yasaklamakta olup kontrol sistemini kabul etmiş bulunmaktadır.
Dolayısıyla, tenfiz mahkemesinin yabancı ilamın içeriğini incelemesi mümkün değildir. Türk mahkemesinin söz konusu yabancı mahkeme kararını inceleme yetkisi kararın tanıma ve tenfiz şartlarını taşıyıp taşımadığı ile sınırlıdır. Bu hususa “revizyon yasağı” denir.
Tanıma Ve Tenfiz Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?
Tanıma tenfiz görevli mahkeme kural olarak asliye hukuk mahkemesidir. Boşanma ve aile hukukuna ilişkin tanıma ve tenfizde aile mahkemesi görevlidir. Yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri, davalının Türkiye’de bir yerleşim yerinin bulunmaması halinde ise Ankara, İstanbul ve İzmir mahkemeleridir.
Tanıma Ve Tenfiz Davaları Hangi Usule Tabidir?
Yabancı kararların tanınması ve tenfizi milletlerarası usul hukukunun konusudur. Milletlerarası usul hukukunda hâkimin hukuku (lex fori) kuralları uygulanır. Söz konusu kural tanıma ve tenfiz davalarında da geçerli olur.
Türk hukuku uyarınca tenfiz davaları basit yargılama usulüne tabi olarak görülür. Tanıma talepleri ise müstakil bir dava yoluyla ileri sürüldükleri takdirde basit yargılama usulüne tabidir.
Ancak yabancı ilamların kesin hüküm ya da kesin delil etkisinden yararlanılmak istenildiği takdirde Türk mahkemelerinde açılmış herhangi bir davada tanıma talebinde bulunulması mümkündür.
Son olarak, tanıma ve tenfiz davaları 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
Tanıma Tenfiz Davası Ne Kadar Sürer?
Yabancı bir mahkeme kararının tanıma ve tenfiz talebi ile Türk mahkemelerine başvurulması halinde mahkemenin yargılama konusu söz konusu kararın tanıma ve tenfiz şartlarını taşıyıp taşımadığı hususunun incelenmesi ile sınırlıdır.
Ancak bu davalarda, davalıya tebligat yapılması nispeten uzun bir zaman almaktadır. Dava dilekçesinin, meşruhatlı davetiyenin ve dava sonucu verilen kararın davalıya tebliğ edilmesi zorunludur. Dolayısıyla davalının yabancı bir devlet vatandaşı olması yahut yabancı bir ülkede olması halinde tebligatın yurt dışına yapılması gerekecektir.
Yurt dışına tebligat yapılması ise kompakt bir prosedür içinde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bu süreç 4 aya dahi uzayabilmektedir. Bu durum dikkate alındığında dava 6-7 ay içinde sonuçlanmaktadır.
Ancak taraflar kendilerini avukat aracılığıyla temsil ettiği takdirde, tebligatların avukatlara yapılması mümkün olduğundan davanın 1 hafta içinde neticelenmesi mümkün olabilir.
Tanıma Tenfiz Davasında Duruşmaya Katılmak Zorunlu Mu?
Tanıma ve tenfiz davalarında, taraflar kendilerini vekil aracılığıyla temsil ettirdiği sürece duruşmaya vekilleri katılmaktadır. Tarafların bizzat duruşmaya katılım zorunluluğu yoktur.
Tanıma Tenfiz Davası Ücreti Nedir?
2023 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği asliye hukuk mahkemelerinde görülen davalarda avukatlık ücreti minimum olmak üzere 17.900 TL olarak belirlenmiştir.
İstanbul Barosu tarafından yayınlanan tarifeye göre tenfiz ve tanıma davalarında avukatlık ücreti minimum 26.500,00 TL olarak belirlenmiştir.
Tanıma Tenfiz Dava Dilekçe Örneği
İstanbul Aile Mahkemesine
Davacı: A.B. (T.C. Kimlik No: ………)
Adresi:
Davalı: B.B. (T.C. Kimlik No: ……….)
Adresi:
Konu:
Açıklamalar:
A Aile Mahkemesi’nin 1 numara 2022 tarihli kararının Türkiye’de hüküm ifade edebilmesi için tanınmasını ve tenfizini talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur.
Hukuki Nedenler: MÖHUK, HMK ve sair yasal mevzuat.
Hukuki Deliller: A Aile Mahkemesi’nin 2022 tarih 1 numaralı kararının kesinleşme şerhi ve onaylı tercümesi, her birinin apostil şerhi
Sonuç ve İstem:
Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle davanın kabulüne,
A Aile Mahkemesi’nin 2022 tarih 1 Numaralı kararının Türkiye Cumhuriyeti’nde hüküm doğurabilmesi için tanınmasını ve tenfizini bilvekale talep ederiz.
Davacı Vekili
Avukat Pınar Denktaş
İmza