Nişan Bozma Sebebiyle Tazminat Davası
Nişan bozma sebebiyle tazminat davası evlilik vaadi veren kişinin vaadinden dönmesi halinde ödeyeceği tazimanattır. Nasıl evlilik akdi hukuki anlamda bir sözleşme ise, nişanlanmak da öyledir.
Nişan bozma sebebiyle tarafların bir takım hakları doğar. Nişanlı eşlerden biri nişan yüzüğü ve tüm yapılan merasimleri keyfi sebeplerle bozarsa, boşanmaya benzer şekilde yaptırımlara tabi tutulabilir. Nişan bozma, maddi ve manevi tazminata yol açabilir. Ayrıca nişan hediyelikleri ile hazırlıkların parasının iadesini gerekir.
Bkz. Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat
Nişanlanmak Ne Demek?
Bir erkek ve bir kadın arasında karşılıklı evlenme vaadi nişanlanmadır (TMK 118). Nişanlanmak karşı cinsten birine evlilik vaadi vermektir. TMK 118 aynı cinsiyet arası nişan ve evliliği kısıtlamıştır. Bu evlenme vaadi, sözlü veya yazılı yapılabilir ya da nişan yüzüğü takılması gibi davranışlarla olabilir. Bu davranışın sergilenmesi ile nişanlanma medeni hukuk anlamında tamamlanmış sayılır.
Başkaca kişiler tarafından evlenmeye yönelik vaadler veya beyanlar aile hukuku nişanlanma kapsamına girmez. Nişanlanacak olan kişilerin bizzat kendi vaadi geçerlidir. Yani anne-baba gibi kişilerin verdiği sözlerle nişanlanma gerçekleşmez.
Nişanlanma bazı hallerde geçersiz sayılır:
- hukuka, ahlaka, kişilik haklarına, emredici hükümlere aykırı nişanlar
- evli birinin nişanlanması
- akıl hastası birinin nişanlanması
- yakın derecede kan veya kayın hısımlığı olanların nişanı
- evlatlık ilişkisinin varlığı halinde nişan
Nişanlanmanın geçerli olması için tam ehliyetli veya sınırlı ehliyetli (yasal temsilcisi olanlar) olmak gerekir. Sınırlı ehliyetsizlerde de yasal temsilcinin rızası aranmaz ancak sınırsız ehliyetsiz bu durumda nişanlanmanın mali sonuçlarından sorumlu olmaz.
Aile Hukuku Nişan Hükümleri Nedir?
Nişan nedir sorusunun cevabı aile hukuku bakımından kişinin üstlendiği ödevlerdir. İki husus çok önemlidir:
- Nişanlanlılık ile evliliği gerçekleştirme yükümlülüğü ve sadakat yükümlülüğü başlar.
- Ancak nişanlanma, evliliğe zorlama hakkını vermez (TMK 119).
Evlenmeden kaçınma hali için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilemez; ancak yapılan ödemeler geri de istenemez (TMK m. 119/2). Nitekim, alacaklıya, borçluyu dava yoluyla ifaya zorlama yetkisi tanınmadığından, evlilikten kaçınma amacıyla kararlaştırılan cayma tazminatı ya da cezai şart dolayısıyla ortaya çıkan borcun, eksik borç niteliğinde olduğu kabul edilmektedir.
Nişanlılar, bazı durumlarda kanunda tanınan haklardan yararlanma bakımından “yakın” olarak kabul edilirler. Örneğin nişanlı, birine karşı ağır bir suç işlemesi halinde failin mirastan çıkarılmasına ilişkin TMK m. 510 bakımından “yakın” kişidir.
Nişanlı, iradeyi sakatlayan nedenlerden biri olan korkutmaya ilişkin olarak TBK m. 37 bakımından da “yakın” kabul edilir. TBK m. 53 kapsamında nişanlılar destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkına sahiptir. Fakat nişanlılar arasında hısımlık kurulmamaktadır. Nişanlı kişinin, nişanlısı bakımından tanıklıktan çekinme hakkı bulunur (HMK m. 248/f.1/a). Benzer şekilde hâkim de nişanlısının davasına bakmakta yasaklıdır (HMK m.34/f.1/e) Nişanlılardan birisi haksız bir eylem sonrası hayatını kaybederse, diğer nişanlı destekten yoksun kalma sebepli dava veya manevi tazminat davası açabilir.
Nişan Yüzüğü Atma Sebebiyle Açılabilecek Davalar
Nişanın haklı bir sebep olmaksızın nişan yüzüğü atarak bozulması halinde, kusurlu olan taraf bunun sonuçlarına katlanır. Nişan hediyelikleri bakımından iade için ise kusur aranmaz. Nişanın bozulmasından kaynaklanan davaların zamanaşımı süresi 1 yıldır. Nişanlılık ile ilgili davalarda Aile Mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme genel kurallara göre belirlenir; davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bu davalar nisbi harca tabidir. Keza, faizler nişanın bozulma tarihinden itibaren işletilir. Bu davalarda delil olarak her türlü delil, özellikle tanık beyanı, nişan videosu ve nişan fotoğrafları kullanılabilir.
Nişan Bozulması Sebebiyle Maddî Tazminat Davası (TMK 120)
Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozarsa veya kusuru sebebiyle nişan bozmaya sebep olduğu takdirde tazminat borcu doğabilir. Nitekim, kusuru olan taraf, diğerine ve nişanlanmanın geçerli olduğuna güvenerek evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Bu husus dürüstlük kuralları çerçevesinde belirlenmiştir.
Maddi tazminata konu olabilecek nişan hazırlıkları:
- Düğün hazırlıkları
- Düğün salonu için ödenen bedel
- Balayı hazırlıkları
- Mobilya ve beyaz eşya bedelleri
Talep edilecek maddi tazminat, müspet zararın değil, sözleşmeye olan güvenin boşa çıkması, evliliğin gerçekleşmemesi nedeniyle ortaya çıkan menfi zararın talebine ilişkindir. Müspet zararın tazmininin temelinde sözleşmenin ifasından beklenen yararın elde edilememesi nedeniyle doğan zarar olduğu için müspet zararın tazmini talep edilseydi kişiler evlenmeye zorlanmış ve dolayısıyla TMK m.119/f.1 düzenlenmesi ile çelişme olacaktı.
Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de davacı olarak yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.
Nişanın Bozulması Sebebiyle Manevî Tazminat Davası (TMK 121)
Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Ancak manevi tazminat talebi için sırf nişanın bozulmasından doğan olağan bir üzüntü yeterli olmayıp, talepte bulunan nişanlının kişilik hakkı ihlal edilmiş olmalı ve üzüntünün şiddeti olağandan fazla olmalıdır. Dikkat edilmelidir ki, manevi tazminat talep edecek tarafın tamamen kusursuz olması gerekmez. Diğer tarafın kusurunun daha ağır olması yeterlidir.
İncelediğimiz Yargıtay ilamlarının genelinde nişanın bozulmasıyla ilgili manevi tazminat miktarı 10.000 TL civarında değerlendirilmiştir. Söz konusu manevi tazminat miktarı örnek olması bakımından belirtilmiştir; tazminat elbette her somut olaya göre ayrıca değerlendirilir. Manevi tazminat bir tarafın fakirleşmesine neden olmayacak ve diğer taraf için de zenginleşme aracı olacak nitelikte olmamalıdır. Makalemizin devam eden kısımlarında manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin örnek Yargıtay kararları sunulmuştur.
Nişan Hediyelikleri İadesi (TMK 122)
Nişan sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki (mutad dışı) nişan hediyelikleri, verenler tarafından geri istenebilir. Nişanın bozulması halinde alışılmışın dışında olan hediyeler, “özel bir sebepsiz zenginleşme hükmü” olarak kabul edilir (TMK m.122). Geri verilmesi mümkün olmayan hediyelerin iadesi ise, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre gerçekleştirilir
Hediyelerin geri verilmesi için nişanın bozulmasında tarafların kusurlu olup olmamasının bir önemi yoktur.
Manevi tazminata konu olabilecek nişan hediyelikleri:
- Tüketilmesi kolay giysi
- Kuaför gideri
- Ziynet eşyaları
- Nişan altınları
- Nişan takıları
- Cep telefonu
- Bilgisayar
gibi değerli hediyeler geri istenebilir.
Yargıtay’a göre nişan yüzükleri mutad hediyedir ve iadesi istenemez.
Hediyelerin geri istenebilmesi için nişanlılık sebebiyle veya süresince verilmesi gerekir. Davada, ziynetlerin nişanın bozulduğu tarihteki bedellerinin tesbiti gerekir. Örneğin nişan yüzüğü fiyatları nişanın atıldığı andaki bedelden hesaplanır. Hediyelerin iadesi davasında nişanda ne takılır ise kız tarafının taktıkları kız tarafında kalır, diğer takıların erkek tarafına iadesine karar verilir. Nu hediyeler arasında nişan sandığı ve nişan bohçası da yer alır.
Başlık Parası Nişanın Bozulması Halinde Ne Olur?
Başlık parası ile ilgili Yargıtay ve doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır. Yargıtay’ın, başlık parasının hukuka ve ahlaka aykırı olduğuna, dolayısıyla hükümsüz olduğuna ilişkin kararları bulunmaktadır. Geri istenememe” başlıklı TBK m.81 hükmüne göre; “hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir”. Ayrıca, Türk örf ve âdetinde ana-babanın izninin alınması geleneği bulunmasına rağmen, ana-babanın kızlarının evlenmesine izin vermenin karşılığı olarak para talep etmesi, aynı zamanda kişilik hakkının ihlali anlamına gelir. Bu nedenle, başlık parasına ilişkin sözleşmeler, bu açıdan da TBK m.27 uyarınca kesin hükümsüzdür. Kişilik hakkını ihlal eden sözleşmelerin çoğu aynı zamanda ahlaka da aykırıdır. Dolayısıyla başlık parası geri istenebilen hediyelerden değildir.
Nişanın Bozulması Sebebiyle Tazminat Davalarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Nişanın Geçersiz Olması bakımından Yargıtay İçtihatları
Nişan ve imam nikahı sonrasında düğün yaparak birlikte yaşamaya başlayan çiftlerin ayrılıklarına aile hukuku değil borçlar kanunu uygulanır ve görevli mahkemeler Asliye mahkemeleridir (YHGK 03.06.2009, 2009/3-174 E., 2009/235 K.).
Evli kişinin nişanlanması söz konusu olamayacağından, söz konusu taraflar arasındaki davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
İspat Yükü bakımından Yargıtay İçtihatları
Vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa değil, vakıayı ileri süren tarafa aittir… davaya konu paraların nişan hediyesi olarak gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür… Öte yandan, Borçlar Kanunu’nun 457. vd. maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda, davacı bu yasal karine karşısında, davalı tarafa yapılan dava konusu havalelerin, nişan hediyesi olarak gönderildiğini kanıtlama yükümlülüğü altındadır… Başka bir ifadeyle, havale kavramından hareketle yapılacak değerlendirmeye göre de, somut olayda kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa aittir…” (Y. 3. HD, 26.02.2013, 2013/1142 E., 2013/3036 K.).
Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir. Nişan nedeniyle kendisine verildiğini kabul ettiği hediyelerin iade edildiğini ileri süren davalı, bunu kanıtlamalıdır.Ancak davalının verildiğini kabul etmediği hediyelerin verildiğini ispat yükü kuşkusuz davacıdadır.” (Yargıtay 3. HD, 17.03.2015, 2014/18045 E., 2015/4348 K.).
Somut olayda; mahkemece, davaya konu edilen ziynet eşyalarından 2 adet bilezik ile 2 adet gerdanlık seti yönünden; davalının bu ziynet eşyalarının davacı tarafa geri verildiğine dair beyanları karşısında davacının söz konusu ziynet eşyalarının geri alınmadığını dosya kapsamı itibariyle ispatlayamadığı, davalıya yemin teklifinde de bulunmadığı, bu sebeple söz konusu ziynet eşyaları yönünden davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle 2 bilezik ve 2 adet gerdanlık seti yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; söz konusu ziynet eşyalarının nişanda takıldığı tanık beyanları ve bilirkişi raporu ile sabit olup davalının da kabulünde olduğundan, bu durumda ispat yükü artık söz konusu ziynet eşyalarını nişan bozulduktan sonra davacı tarafa iade ettiğini iddia eden davalı taraftadır. Mahkemece, ispat yükü ters çevrilerek, davacının söz konusu ziynet eşyalarını almadığını ispat edemediği gerekçesiyle 2 adet bilezik ve 2 adet gerdanlık seti yönünden davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddi kararı usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 3. HD, 02.10.2018, 2016/21682 E., 2018/9357 K.).
Nişan Atma sebebiyle Manevi Tazminat bakımından Yargıtay İçtihatları
Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde belirtilmiştir… Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır… Hal böyle olunca; nişanın bozulma şekli, davalının (karşı davacı) olaydan etkilenme derecesi, olayın özellikleri, ekonomik olgular ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, mahkemece davalı (karşı davacı) için takdir edilen 5.000 TL manevi tazminat miktarı fazla bulunmuş, mahkemece; davalı (karşı davacı) lehine daha alt seviyede manevi tazminata hükmedilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.” (Yargıtay 3. HD, 06.05.2013, 2013/4954 E., 2013/7356 K.).
Kural olarak nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. (TMK m. 121) Nişanın bozulmasından dolayı davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, davacının kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir… Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir. Bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerekir… Somut olayda; nişanı, asıl davanın davacısı Y.. E.. bozmuştur. Her ne kadar davacı Y.. E.., nişanı davalı (birleşen dosyanın davacısı) Emine’nin kusurlu hareketleri sonucu bozmak zorunda kaldığını iddia etmiş ise de, davalı Emine’nin kusurunu ve nişanın bozulmasından dolayı kişilik haklarının fahiş olarak zarara uğradığını usulünce ispat edememiştir.” (Yargıtay 3. HD, 17.03.2015, 2014/18045 E., 2015/4348 K.).
Temyize konu uyuşmazlık konusunda; davacı …’in iş yerinde birlikte çalıştığı bayan müdüresi ile iş çıkışı ailesinin bilgisi dahilinde dışarıda çay içmeye gitmesi davalı ve ailesince “dul bir bayanla nasıl zaman geçirirsin?” şeklinde tepki gösterilip davacı ile görüşmeyi reddederek nişanı bozdukları anlaşılmaktadır. Bu hali ile davalının nişanı bozmasında kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla düğün davetiyesi basılan, düğün salonu kiralanan ve düğüne 9 gün kala nişanı bozma sebebini dul bir bayanla iş çıkışı çay içmeye gitmesi gösterilerek davacının ahlaksızlıkla suçlanıp küçük düşürülmesine neden olduğu olayda manevi tazminat koşulları bulunduğundan tazminata hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 3. HD, 26.04.2018, 2016/17785 E., 2018/4632 K.).
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış, davacının 1983 doğumlu olup çalışmadığı, ev kızı olduğu, davalı ile birlikteliğinden olan 13.01.2011 doğumlu çocuğu ile birlikte kendi ablasının yanında kaldığı, gelirinin olmayıp geçimini ablası ve eniştesinin sağladığı, davalının ise 1981 doğumlu olup pazarlamacı olarak asgari ücretle çalıştığı ve 31.12.2010 tarihinde başka birisiyle evlendiği tespit edilmiştir… Bu durumda, olay tarihi, oluş biçimi, kusur durumu, olaydan etkilenme derecesi, olayın özellikleri, ekonomik olgular ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde mahkemece takdir olunan 60.000 TL manevi tazminat miktarı bozulan dengenin biraz olsun giderilmesi için kabul edilmiş olan bir tatmin veya telafi şekli olan giderimin saldırının niteliği ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında fahiş olduğundan kurulan hüküm bu sebeplerle doğru görülmemiştir. (Prof.Dr.Tekinay S.S. Aile Hukuku 1990 sh.262, HGK. 14.04.2010 gün ve 2-203/220 Karar)” (Yargıtay 3. HD, 08.05.2013, 2013/4453 E., 2013/7653 K.).
Mahkemece, bankada memur olarak çalışan davalının, nişanlısı davacının kızlığını rızası ile de olsa iğfal ettikten sonra olayı annesine anlatıp dedikodulara sebebiyet verdiği; bu olaydan sonra, tavır ve davranışını değiştirerek nişanlısına şiddet ve darp uyguladığı; böylece davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu kabul edilerek…” (Yargıtay 3. HD, 29.01.2011, 2011/9920 E., 2011/19012 K.)
Nişan Atma sebebiyle Maddi Tazminat yönünden Yargıtay İçtihatları
Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. (TMK. m. 120)… Davacı yanın isteyeceği tazminat menfi tazminattır. Başka bir anlatımla nişanlanma olmasaydı uğranılmayacak olan parasal zarar istenebilir. Menfi tazminatın kapsamı yasada gösterilmiş olup, bunlar, dürüstlük kuralları çerçevesinde yapılan harcamalar, evlenme amacıyla yapılan harcamalar ve evlenme amacıyla katlanılan maddi fedakarlıklardır… Maddi tazminat istenebilmesi için nişan haklı bir sebep olmaksızın bozulmuş olmalı ya da nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulmuş olmalıdır. Davacı iddiasını kanıtlarsa uygun bir tazminata hükmedilir. Davacı iddiasını her türlü delille ispat edebilir… Somut olayda davacı taraf, nişanın bozulması nedeniyle maddi zarar uğradığını iddia ederek maddi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacı taraf, nişanın davalının kusurlu davranışları sonucu bozulduğunu ispat edememiştir… Kabule göre de; tazminatın nelere ilişkin olduğu bulunduğunun miktar ve tutarlarıyla birlikte tek tek açıklanması gerekirken, mahkemece maddi zararın kapsamı davacıya açıklattırılmadan karar verilmiştir.” (Yargıtay 3. HD, 17.03.2015, 2014/18045 E., 2015/4348 K.)
Kaynak: