Eşlerden Birinin Ortak Çocuğu Yurt Dışına Çıkarması
Çocuğun Yurt Dışına Çıkışında Diğer Eşin İzni Gerekir mi?
Evli veya boşanmış eşlerde durum farklı olacaktır. Eğer evliyseniz ve müşterek çocuğu yurt dışına çıkarmak istiyorsanız, eşinizin rızası zorunludur. Eşinizin rızasını Noter huzurunda imzalı beyan etmesi, diğer bir deyişle Noter onaylı muvafakatname gerekir. Aksi halde gümrük memuru çocuğun çıkışını onaylamayacaktır. Bazı hallerde, havayolu şirketleri de muvafakatname talep edebilir. Bu durumda çocuğun yurt dışına çıkışı için muvafakat gerekmediğine dair mahkemeye başvurulabilir.
Ancak evli değilseniz, müşterek çocuğu yurt dışına çıkarmak için velayetin hangi eşte olduğuna bakılmalıdır. Velayet hakkı kendisinde olan taraf çocuğun eğitimi, bakımı, yaşayacağı yer ile ilgili her türlü kararı tek başına alabilir; dolayısıyla çocuğu yurt dışına da çıkarabilir ve hatta yurt dışına yerleşebilir. Ancak yurt dışına çıkışın, okulu aksatma gibi çocuğun üstün yararı veya diğer eşin çocukla kişisel ilişkisi ile çatışan bir durum teşkil etmemesi gerekir. Aksi halde diğer eşin dava hakkı doğabilir.
Ortak Velayet Halinde Çocuğunuzu Nasıl Yurt Dışına Çıkarabilirsiniz?
Son zamanlarda, mahkemeler, daha önce Türk hukukunda olmayan bir uygulamayı kabul ederek bazı anlaşmalı boşanmalarda ortak velayete karar verebilmektedir. Bu durumda müşterek çocuğu yurt dışına çıkarabilmek için, aynı evli eşlerde olduğu gibi, diğer eşin rızasının alınması gerekir.
Çocuğun Yurt Dışına Çıkması İçin Vize Başvurusu ve Reddi
Bazı ülkeler boşanmış eşlerin çocukları için yaptıkları vize başvurusunu reddetmektedir. Bu durumda, Aile Mahkemesine başvurarak müşterek çocuğun yurt dışına çıkarılmasına ilişkin karar verilmesini talep etmek gerekir. Belirtmek gerekir ki, bu davanın açılabilmesi için vize başvurusunun reddedilmiş olması gerekir; aksi halde mahkemece dava hukuki yarar yokluğundan reddedilecektir.
Çocuğun yurt dışına uzun bir süre için veya başka bir ülkede yaşamak için çıkarılması durumunda ise, velayet durumunun değerlendirilmesi için diğer eş dava açma hakkına sahiptir.
Çocuğun Yurt Dışına Kaçırılmasını Engelleme
Bazı hallerde, velayet hakkına sahip olan eş, diğer tarafın çocuğu görmemesi için çocuğu yurt dışına kaçırmaya girişebilir. Diğer eş bu durumda çocuğun yurt dışına çıkışının engellenmesini mahkemeden talep edebilir. Ancak durum özelinde bu husus çocuğun seyahat hakkının engellenmesi olarak yorumlanabileceğinden, mahkeme bu talebi kabul etmeyebilir. Talebin kabul edilmesi halinde çocuğun yurt dışına çıkışının geçici olarak durdurulması yönünde tedbir kararı verilir.
Mahkemece çocuğun yurt dışına çıkarılmasının engellenmesi halinde, mahkemenin koyduğu bu yasağın kaldırılması yine mahkemeden talep edilir. Bu durumda ise, velayet hakkı kendisinde olan eş çocuğu kaçırma niyeti olmadığını mahkemeye somut delillerle ispatlamalıdır.
Çocuğun hali hazırda yurt dışına kaçırılmış olması halinde çocuğun iadesi talep edilir.
Uluslararası çocuk kaçırma olayları aşağıdakiler kapsamında değerlendirilmelidir;
· 22/11/2007 tarihli ve 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun
Çocuğun Yurt Dışına Yerleşmesi
Velayet hakkı kendisinde olan eş, çocuğun yurt dışına yerleşmesine karar verebilir. Bunun için diğer eşin rızası aranmasa da, çocuğun velayetinin değiştirilmesi için dava açma hakkı doğabilir. Ayrıca diğer eşin, 25.10.1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi’ne göre çocuğun kaçırıldığına ilişkin başvuru hakkı doğabilir. Ancak anılan Lahey Sözleşmesi 16 yaş altındaki çocukların iadesini kapsamaktadır. Buna rağmen 16 yaşındaki çocuğun yeni ülkeye uyum sağlamış olması halinde iade talebi reddedilebilir.
Belirtmek gerekir ki, çocuğun menfaati anne-babanın menfaatinden üstündür. Çocuğun menfaati iki açıdan değerlendirilir; bir yandan çocuğun ailesiyle olan bağlarının korunması amaçlanırken, diğer yandan çocuğun huzurlu bir ortamda yetişmesi sağlanmaya çalışılır. Hiçbir ebeveynin çocuğun sağlığını ve gelişimini olumsuz etkileyecek önlemler aldırma hakkı yoktur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre de ebeveyn ile çocuk arasındaki şahsi ilişkinin konu edildiği davalarda çocuğun menfaatlerinin diğer tüm hususlardan üstün tutulması gerekir. Bu menfaatin iki yönü bulunmaktadır: İlk olarak çocuğun üstün menfaati sağlıklı bir ortamda gelişmesinin sağlanmasını içermektedir, hiçbir koşulda ebeveynin çocuğun sağlığına ve gelişimine zarar verebilecek davranışları korunmaz. İkinci olarak çocuğun üstün menfaatlerine aykırı olmadıkça ailesi ile bağlarını sürdürmesi çocuğun hakkıdır. Bu bağlamda çocuğun aile bağları ancak istisnai durumlarda koparılabilir ve aile bağlarının koptuğu durumlarda, çocuğun üstün menfaati kişisel ilişkinin sürdürülmesi ve koşullar uygun olduğunda ailenin yeniden bir araya gelmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını gerektirir.