Boşanmada Çeyiz Eşyalarının Hangi Tarafa Verilmesi Gerekir?
Boşanmanın kesinleşmesinden itibaren mal paylaşımı hakkında katılma rejimi uygulanır. Katılma rejimi, eşlerin edinilmiş mallar üzerinde eşit oranda hakka sahip olmasıdır. 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren günümüzde uygulanmakta olan Türk Medeni Kanunu’nda katılma rejimi benimsenmiş, edinilmiş mal- kişisel mal ayrımına gidilmiştir. Çeyiz eşyalarının hangi tarafa verilmesi gerektiği, çeyiz eşyasının evlilik birliğinin hangi aşamasında edinildiğine göre değişiklik göstermektedir.
Çeyiz Eşyalarının Evlilik Birliğinin Kurulmasından Önce Edinilmesi
Çeyiz eşyaları, genel olarak evlilik birliği kurulmadan önce ev kurulur iken düğün hazırlığı olarak toplanan eşyalardır. Çeyiz eşyaları; buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi gibi beyaz eşyalar olabileceği gibi ev için toparlanan her türlü gardırop, perde evlilik birliğinin kurulmasından önce alınmış ve ücretinin ödemesi evlilik birliğinin kurulmasından önce gerçekleşmiş ise alan kişinin kişisel malı sayılmaktadır. Diğer eş, evlilik birliğinin kurulmasından önce satın alınan çeyiz eşyaları üzerinde herhangi bir hak iddiasında bulunamamaktadır. Çeyiz eşyalarını evlilik öncesi alan taraf eşyaları olduğu gibi aynen alabilir.
Çeyiz Eşyalarının Evlilik Birliği İçerisinde Edinilmesi
Çeyiz eşyalarının evlilik birliği içerisinde edinilmesi durumunda “kişisel mal” kavramı ortadan kalkar. Hatta, evlilik birliğinin kurulmasından önce alınmış çeyiz eşyalarının bedeli veya taksitleri ödenmeye devam ediyor olabilir. Eğer evlilik birliği içerisinde çeyiz için alınan eşyaların ödemeleri devam ediyor ise evlilik birliği içerisinde ödenen kısımda da eşit oranda eşin hak sahibi olduğu Yargıtay kararlarında belirtilmektedir. Dolayısıyla, evlilik birliği içerisinde edinilen çeyiz eşyalarında eşlerin katılma rejimi gereğince eşit oranda hak sahibi olduğu da belirtilmiştir.
Boşanmada Çeyiz Eşyalarının Bedelleri Nasıl Hesaplanır?
Çeyiz eşyalarının bedellerinin nasıl belirleneceği boşanmada çeyiz eşyalarının hangi tarafa verileceği sorusunda önem taşımaktadır. Bu noktada, çeyiz eşyalarının bedelinin hesaplanması belirli esaslara göre yapılmaktadır. Çeyiz eşyaları, evlilik birliği içerisinde kullanılmış ve yıpratılmış olduğundan doğrudan piyasadaki fiyatına göre pay edilemez. Ayrıca, çeyiz eşyalarının bedeli, kullanılmış olduğu için alındığı fiyattan hesaplanmamaktadır. Bu konuda, görevli aile mahkemesi tarafından atanacak bir bilirkişi belirli unsurları göz önünde tutularak çeyiz eşyalarının değerini hesaplar. Bu unsurlar; yıpranma payı, bozulma payı, onarım ve tamirat payı, eşyanın modeli ve eşyanın piyasadaki değeri ile çeyiz eşyasının ikinci el piyasasındaki değeri olup, tüm bunlar hep birlikte değerlendirilerek bir hesap yapılır ve bir değer ortaya çıkar. Bu değer, çeyiz eşyasının değeri olarak belirlenmektedir. Çeyiz eşyasının değeri, evlilik birliği içerisinde edinilmiş mal olması koşulu ile boşanmanın kesinleşmesinin ardından eşlere katılma payı rejimine bağlı olarak eşit oranda ( ½ ) bölünerek pay edilir. Eşler, maddi açıdan çeyiz eşyalarının paylaştırılmasını istemiyor olabilir. Bu durumda da eşlerin çeyiz eşyasının yarısını da talep etmesi mümkündür.
Boşanmada Ziynet Eşyaları Kime Aittir?
Ev için kullanılan eşyalar dışında verilen altın, gümüş, para gibi düğün hediyeleri, Yargıtay kararlarına göre kadına ait olacaktır. Ancak, yalnızca kullanımı erkeğe mahsus olan yüzük, kol düğmesi, kol saati gibi hediyeler erkek tarafına ait olabilecektir.
Konu ile ilgili açık bir Yargıtay ilamı şu şekildedir:
“Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Ne var ki mahkemece; tarafların düğünlerinde damada takılan 1 adet bilezik, 4 adet yarım altın, 47 adet çeyrek altın damada ait olduğu kabul edilerek sadece kadına takılan altınlar yönünden kabul kararı verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm takılar yönünden kadının açtığı davanın kabulüne karar verilmesi olmalıdır.”
Düğün takıları, kadın eşin “kişisel malı” kabul edilmektedir. Hiçbir şekilde mal paylaşım talebinde bulunulamaz. Ancak kadın, hür iradesi ile takıları eşine iade etmiş ise artık herhangi bir şekilde yeniden isteme hakkı yoktur. Bu noktadan sonra takılar erkek tarafına geçmektedir. Ancak, herhangi bir tehdit, hile, yanıltma gibi bir durum varsa bu takıları yeniden mahkemeden isteyebilir. Hali hazırda erkek takılarını iade edilmemek üzere kadın tarafından verildiğini ispat ile yükümlüdür.
Kadına ait olan bir diğer kişisel mal “tüp bebek tedavisi için kullanılan ziynet eşyası”dır. Yargıtay ilamına göre;
“Toplanan delillerden dava konusu edilen ziynet eşyalarının tarafların tüp bebek tedavisi için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı erkekte; ön inceleme duruşmasında tüm takıları aldığını ve tedavi amacı ile kullandığını kabul etmiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu durumda ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin ispatlanması halinde erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda, ziynet eşyalarının bozdurulduğu anlaşılmış ise de; tekrar iade edilmemek üzere davalı-karşı davacı erkeğe verildiği hususu kanıtlanmamıştır. Bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı erkek ispatlamak zorunda olup, davalı erkek bu durumu ispat edemediğinden dava konusu ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.”